Arama

Popüler aramalar

Başkan'ın işi yeniden başlıyor

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Seçimi istemeyenler, “Gücünü kaybetti, yarısına bile ulaşamadı (2998’e 1404). Artık muktedir değil. Ali Dürüst, Refik Arkan ve Adnan Öztürk’ü çok arayacak” yorumu yapıyorlar. Seçim olmasında sakınca görmeyenler ise, “Taksim’de olaylar, okullar kapandı, hava sıcak mı sıcak, başka aday yok. Bu kadar oy yeter de artar bile, rakip olsaydı yine bu rakamın 2 katı kadar oy alırdı” diyorlar. Kim ne derse desin; Aysal istediğini aldı.

Az başarı başarı değildir!

Başladığı projelere devam edecek, kurumsallaşmayı ilerletecek, tüm branşlarda şampiyonluk için çıkış yolları arayacak, kulübün para kazanabilmesi için borsa, SPK, stat gelirlerini artırmak gibi işlerle uğraşacak. Kısaca iş asla kolay değil. Geçen senelerdeki başarıların altında kalıp şampiyon olmak bile artık camiayı kesmez. Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkamamak büyük başarısızlık olarak kabul edilecektir. Ligdeki ikincilikte tribünler “Yönetim istifa” sesleriyle çınlayacaktır. Basketboldaki kupanın yanına voleyboldan da kupa gelmezse salon seyircisi tam anlamıyla tatmin olmamış sayacaktır kendini. Tamam çıtayı Ünal Aysal başkanlığında yükseltti Galatasaray ama kurmayları tamamen farklı şimdi.

Başkan kaçar gider mi!

Hayır, Şu ana kadar hep sordum, şimdi cevaplayalım. Aysal seçimde istediği desteği alarak güçlü olduğunu kanıtladı. Para kazanmak konusunda bence Galatasaray Camiası’nda Aysal’dan daha başarılı bir isim yok. Galatasaray’ın mali durumunu da bir şekilde düzeltecektir. Ama şu ana kadar yaptığı gibi bir cepten alıp diğer cebe koymakla olmayacak kadar zor mali durum. Taraftar daha Nani bekliyor Drogba ile Sneijder’ın yanına. Top çizgiyi geçmezse ise tüm yazdıklarımızı atın çöpe gitsin. İstersen kasandan para fışkırsın o koltukta oturabilmek imkansız. Cabası da, “Ali ile Abdül yapmış takımı şampiyon” olacaktır. Bir de Fatih Terim yönetimi var ki benzemez holdinglerdeki profesyonelleri yönetmeye. Onun ceketi hep bir omuzunda durur, ikincisine aldığı anda ise sıkıntı büyük olur.

Kurum kurum kurulmuşlar


Şu anda Galatasaray’ın içi Galatasaray’ı hiç ama hiç bilmeyen profesyonel ordusuyla dolduruluyor. Bunlar kimi zaman yurt dışı gezilerde Galatasaray’ın adını yerlerin dibine batırırken kimi zaman da üyeleri telefonla arayarak tehdit etme boyutuna kadar geliyor. Hayatında göremeyeceği maaşı aldığında kendisini Bolu Bey’i sananları öyle bir teper ki bu insanlar eşekten düşmüşten beter olurlar. Selobantla yapıştırılmış oklavaya benzer başka dünyaların harika çocukları burada. Tam bir işin üzerindeyken çaaaat diye kırılıverir yapıştığı yerden ki toparlamak imkansızdır tekrar. Odasından sabahtan akşama kadar çıkmaya cesareti olmayanları başa getirmeye kalkarsanız ilk fırsatta sizin kellenizi almak için uğraşacaklardır. Dengeler bir kez bozuldu mu toparlamak için Amerikan eğitimi almış çocukları değil Amerikan Donanması’nı çağırsanız da sizi kurtaramaz.

Ada, SPK ve borsa


Yıl 2011, Ünal Aysal üyeleri toplar ve belirli bir oranda kulübün hisse senetlerini satmak, teminat göstermek için yetki ister. Camia da o sıcak yaz gününde verir tüm yetkiyi. Sonra inanılmaz oranda hisse senedi satılır. Hatta söz de verilmiştir, “Teminat olarak vereceğiz, satmak gibi bir düşüncemiz yok” diye. Ama hisseler bir çırpıda satılmıştır. Daha sonra çok da sık görülmemiş bir hisse senedi düzenlemesi yapar Galatasaray. Neyse ki burada her şey kanunidir. Herkes Galatasaray’ın ne kadar çok para kazanacağını dillendirir. Kimsenin itibardan bahsettiği yoktur. Bir de Ada konusu var; önce adı “Buz” oldu camia buz kesti, sonra adı “Su” oldu camianın ensesinden buz gibi sular aktı. Bir türlü geri gelmiyor başına “Galatasaray” ismi. İşletmeci yıllardır direniyor, kulüp de yıllardır her türlü çanağı açıyor. Yıllık kirasını söylesem hepiniz “Buz” gibi “Su”ya düşmüş gibi olursunuz. İlk başta yapılan yatırımlar hariç yıllık 400 bin dolar. Çoğu yerde “İlk başta yapılan yatırımlar” diye bir cümle kurdurmazlar bile kiracıya. Bakalım bu Ada filminin sonu nasıl bitecek.