Arama

Popüler aramalar

Pişkinliğin bu kadarı

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

İtibar ve irtifa kaybetmenin sonu yokmuş. TFF’nin 16 takımı PFDK’ya vermesi dibin dibi derken, sabaha karşı açıklanan kararları okuyunca alçalmanın sınırına henüz ulaşılmadığını gördüm. Ne gerekçeyle PFDK’ya verildiğini TFF Yönetim Kurulu’nun bilmediği takımlarla, yöneticileri, itirafçı futbolcuları cezalandırılan diğerleri aynı kefeye kondu. Daha önce yazdığım gibi Türkiye’de şike yapmak meşruiyet kazanmıştır. Futbolun temizlenmesine yol açacağı sanılan sürecin, art niyetli, tarafgir yetkililerce tam tersine çevrilerek şikenin legalize edilmesinden başka işe yaramadığını izliyoruz. Bugünden itibaren herkes şike-teşvik işlemlerinin bir-iki garibana yüklenerek işlerlik kazanacağını bilir. Kulüp yöneticisi olmayan ayakçılarla her türlü kumpas kurulabilir, alacakları hak mahrumiyet cezalarına kahkahayla yaklaşılır. Şike yapacağınız oyuncuya yakalanıp suçu itiraf etse bile birkaç sezonluk kaybını karşılayacağınızı söyleyerek ulaşabilirsiniz. Futbolu bırakma yaşına gelen futbolcular artık alacakları şike parasını emeklilik ikramiyesi yerine sayabilirler. Buna kimse karşı çıkamaz zira PFDK’nın son kararı içtihat niteliğindedir ve tersi yasalaşmadıkça Türkiye için bağlayıcıdır.
En sulandırılmış kararlarda bile kire bulaşanların pişkinliği ise başka bir değerlendirme konusudur. Mehmet Ali Aydınlar’ın üstün çabasıyla zamana yayılan, üstü örtülmeye çalışılan, Yıldırım Demirören’in en ufak bir kaygıya kapılmadan yaptığı favörlerle küme düşmekten kurtulanların hâlâ çıkıp doğruluktan bahsetmeleri karşısında hayretler içinde kalıyorum. Ligde kalmalarını PFDK’nın korumacı-kollamacı kararları gereğince bile değişen 58. maddeye borçlananların, hâlâ tehdide başvurabilmeleri karşısında söyleyecek kendi sözüm yok. Burada aklıma tek çare olarak güzel atasözümüzü bir kez daha hatırlatmak geliyor: “Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış.”