Grazie Roberto Mancini!

Haberin Devamı ›
Maç sırasında tribünü kontrol eden güruh yalnızca Didier Drogba’ya tezahürat yaptırdı. Maç bittikten, tribün abilerinin baskısı ortadan kalktıktan sonra taraftarlar protokol tribününde bulunan Mancini’ye özgür iradesiyle büyük sevgi gösterisinde bulundu. Ayrıca otoparktan çıkarken Galatasaraylı gençleri Mancini’nin arabasına nasıl sarıldıklarını mutlulukla izledim. Tribün liderleri Mancini’ye hakettiği desteği daha ne kadar engelleyebilecekler bilemem ama Mancini tek tek insanların kalbini kazanmaya başladı. O gece Mancini’nin en unutulmaz anlarından birisidir. Kendisiyle protokol tribünündeki sevgi gösterisinden sonra iki dakika sohbet ettim. Kopenhag maçı için teşekkür ettim. Mancini’nin gözlerinde yalnızca mutluluk vardı. Perşembe gecesi futbolda en önemli unsurun başarı olduğunu kanıtladı. İnsanlar takıma güzel futbol oynatan, kendilerini gururlandıran kişiye saygı gösterirler. Mancini Karabük ve Kopenhag maçlarında kendisine uygulanan sevgi ambargosunun bittiğini bilmelidir. Kopenhag zaferinin ışığı Karabük maçında üç-dört kez izlediğim saman alevi tarzındaki hızlı hücumlardan gelmişti. Galatasaray uzun zamandır unuttuğu rakibe baskı yaparak kazandığı topları süratle kaleye yöneltme işini Kopenhag önünde neredeyse sistemleştirdi. İlk 45 dakika biterken insanları tribünde çıldırma evresine getiren, devrenin sona erişine üzen tablonun özü buradadır. Mancini’yi en çok Galatasaray gibi bir hücum takımını tek forvet saçmalığına itmeye çalışanlara kulak tıkadığı için sevmeye başladım. Hoca tarzını Kayseri önünde de sürdürdü. Devre arasına girerken yüz yılda bir olacak iki dakika yaşanmasaydı çok daha farklı bir ikinci yarı izlerdik. Galatasaray, Mancini önderliğinde rayına oturmaya başladı.