Göksenin diye bir delikanlı

Haberin Devamı ›
17 Ekim 2010 günü Galatasaray-Ankaragücü maçı öncesi Abdi İpekçi’deki Galatasaray CC-Erdemir basketbol karşılaşmasına gittiğime şükrediyorum. Yoksa sizlere şimdi yazacağım yazının başlığı ’’Tembel Pinokyo’nun sonu’’ olacaktı. Galatasaray tarihinin en skandal hocasının ASY’de tüm tribünler tarafından isyan edilerek ipinin çekilmesini anlatacaktım. Eline verilen tarihin en pahalı kadrosunu perişan eden, bir tane düzgün atak seti beceremeyen, duran top diye bir hücum silahını ortadan kaldıran, çalıştırılmadığı için 60. dakikadan sonra yerlerde sürünen bir kadro yaratan, yerine başkası olsa çoktan yollanmış olacak bir teknik direktör öyküsünün kapanış sahnesini yazacaktım. Futbolculuk mirasınının sonunda tükendiğini görmekten duyduğum mutluluğu iletecektim. Kahrettiği insanların dramını dile getirecektim.
Ama şimdi Galatasaray tarihinin en karanlık dönemlerinin birinde bile güzellikler yazabileceğim. O öykünün baş kahramanı da Göksenin Köksal adındaki delikanlıdır. Geçen sezonun ölümüne mücadele eden takımını yaratan Cem Akdağ’ın zorunluluktan fazla kullanamadığı Göksenin bu yıl salonda ilk kez canlı izlediğim Galatasaray CC’nin en muhteşem sürprizi olmaya adaydır.
Akdağ her maçını sırat köprüsünden geçerek oynadığı için Göksenin’e dakika verememişti. Şimdi Oktay Mahmuti, Göksenin’i Türkiye’ye sunma şansına sahiptir. Kerem Tunçeri’den beri basketbolda altyapıdan kimsenin parlak oyuncu konumuna çıkamadığı Galatasaray’ın yeni yüz akıdır.
Futbolda Arda Turan, voleybolda Ahmet Pezük’ten sonra basketbolda alt yapıya güven duygusunu tazeleyen pırlanta Göksenin’dir. Oyun zekası, sahanın tümünü görebilmesi , üstün zıplama yeteneği, isabetli şutları ve çabukluğu ile Göksenin önümüzdeki yıllara damgasını vuracaktır.
Göksenin’in yaşıtı oyuncularda az rastlanan özgüveni ile kısa sürede Galatasaray ve ülke basketbolunun bir numaralı oyuncusu konumuna geleceğine inanıyorum. Geçen sezon oynadığı yaş kategorisinde tek başına maç alabilen Göksenin’i izlemek mutluluktur.