Galatasaray'da temposuzluk

Haberin Devamı ›
Hollanda ekolünün temel özelliği hızlı, yerden ayağa paslı ve hücuma yönelik olmasıdır. Yaşayan en önemli temsilcilerinden Frank Rijkaard’ın Galatasaray’a gelişinde beklentim de bu yöndeydi.
Belirli bir tarihe kadar Galatasaray müthiş güzel ve boş pozisyonlu futbol oynayarak, Rijkaard’ı getirmesinin doğruluğunu kanıtladı. Eminim, Adnan Polat ve Haldun Üstünel önümüzdeki yıllarda hayalini kurdukları takımı oluşturduklarını düşünmeye başlamışlardır.
Ancak Fenerbahçe ve Ankaragücü yenilgilerinden sonra Rijkaard’ın oyun felsefesinde gerilemeler yaşandı. Her maç onlarca pozisyon yakalayan takım yerini, iğdiş edilmiş bir anlayışa mahkum edilmiş futbolcular topluluğuna bıraktı. Galatasaray’ın her bireyi önce gol yememeyi öngören bir mekanizmanın dişlilerine dönüştüler.
Fenerbahçe’nin Beşiktaş’tan fark yediği maçın ertesi günü oynayan Galatasaray’ı sahaya sürmek ve böylesine futbol oynatmak için Rijkaard ve ekibine ihtiyaç yoktur.
Böyle bir ilkel futbolu en yeteneksiz diye bildiğimiz bir hoca bile becerebilir. Michael Skibbe’nin son dönemlerini anımsatan tatsız-tuzsuz futbolu Galatasaray’a dayatmak Rrijkaard’a hiç yakışmıyor. Bir tek Milan Baros’un sakatlığı durumu açıklamaya yetmez. Sorun daha derindedir. Galatasaray hazırlık pasları adı altında topu sürekli biçimde yana ve geriye oynayarak kendi ayağına kurşun sıkıyor.
Geride top çevrilirken ileride kimse hareketlenmediği için sonunda birileri 40-50 metreye topu şandelliyor. Hakkını yemeyelim Shabani Nonda her hava topuna dokunuyor ama yakınında kimse olmadığı için tüm akınlar başlamadan bitiyor.
Yavaş, temposuz futbol Galatasaray’ın müthiş kadrosuna hiç uygun değildir. Ferrari’yi kırsal mazotla yarıştırmaya benziyor. Bir süre sonra motor iflas eder.
Rijkaard’ın temel felsefe yanlışının dışında bir büyük hatası da Elano Blumer’i sağ kanatta oynamaya zorlamasıdır. Elano’nun futbol yapısı kesinlike kanat oynamaya uygun değildir. Manisa karşısında oynadığı berbat ötesi futboldan sonra ASY çimlerini protestosuz terkedebilmesi , Elano’nun geçmişine duyulan saygıdan kaynaklanmaktadır.
Elde Keita gibi kanat elemanı varken Elano’yu çizgiye sürmenin mantıklı açıklamasını bulamıyorum. Rijkaard genlerine işlemiş sistem yerine çağdışı bir futbola yönelerek yalnızca Galatasaray’a kötülük etmiyor, kendi özgeçmişine kötü notlar düşürüyor.