MENÜ

Sen neredesin ben nerede?

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Çapsızlığın, Türkiye’de hangi kafa yapısının egemen olduğunun göstergesi değil mi? Sorumlu konumdakilerin sığlığı, memleketteki eğitim sorununun, kültür erozyonunun aynasıdır. Bu iki değerin yokluğu nelere malolur, şamar gibi suratlarımıza çarptı. Baştan sona kırk yıllık ihmalin toplumsal çürümenin faturasını ödüyor Türkiye... Sorumluluk duygusu olmayan, ‘benden sonra tufan’ felsefesine sığınan bir neslin genç versiyonu sahnede. Yine de riya kusup, perişanlığın doğru tespitini yapmaktan kaçıyoruz. Şu takım, bu takım ya da futbol mu, yoksa spor mu ucuzluğu, ne denli çare üretir? Tümör toplumu sarmış götürüyor! Geliniz akıl yürütelim biraz. Akrabalarının “futbolu sevmezdi” dedikleri bir çocuk. Okul kitabı parasını maç biletine verdiği söylenen yoksul bir çocuk. Ablasına “Şu İstanbul’a gideyim de, uzun zamandır kar görmemiştim, göreyim” diyerek taaa Adana’dan yola çıkan fakir bir çocuk. Babasının ekmek götürmekte zorlandığı kenar semtten kalkarak bileti 70 milyon civarı olan kapalı tribüne gelen, yeme içme gece yarısı eve dönme giderleri için neredeyse 100 milyon lirayı gözden çıkaran işsiz bir çocuk. Pisi pisine can veren bir garip çocuk... Öteki de hemen hemen aynı durum ve yollardan gelip katilliği seçen bir çocuk. Kağıthane - Dolmabahçe kulvarında varoşlardan gelen iki kişi ve kesiştikleri nokta kapalı tribünün içi! Ertesi günse muhabirlerin mide bulandıran palavraları! Bu ipsiz sapsız senaryolara kim inanır bilemem ama stadlarda bedava dağıtılan biletler yüzünden müthiş bir rant kavgasının oluştuğunu bilirim. “Sözüer ve Aktaş’ın aralarında bulunduğu iki siyasi grup, bir hafta önce kavga etmişti” iddiasını neden irdelemez kimse? Özellikle İstanbul’da malikinin mücadele gücü olmayan her yer birileri tarafından işgal edilip mülk ediniliyor. Devletin gecekondu inşa edilen arsalarından yok edilen ormanlarına, vatandaşın tapulu alanlarına her yerde talan yok mu? Statlara, kalın kimliklerin oturduğu localara ve protokole henüz cesaret edemediler. Ama kapalı tribün gibi orta halli insanların yerlerini ele geçirdiler. Tıpkı otoparklar, tıpkı sahiller, tıpkı büfeler, tıpkı rant getiren her yer gibi... Tribündeki olay sporun değil, ülkeyi saran çıkar egemenliği aysberginin sadece su üstündeki kısmıdır. Kötüler iyileri kaçırırken, devletin sorumlu birimleri seyrediyor. Beşiktaş, Fenerbahçe ya da Galatasaray maçları ebediyen seyircisiz oynansa, keyif olmaktan çıkıp ızdırap gösterilerine dönüşen futbol etkinlikleri tamamen iptal edilse ne olur? Memleket elden gitmek, sistem çökmek üzere... Ben nereye bakıyorum, sen nereye?

YORUM YAZ