MENÜ

Nasıl geçti habersiiiiiz!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Haftasonu çok hareketliydi. Önce İstanbul - Ankara, hemen sonra İstanbul - Malatya... Başkent’te onca önleme karşın ayazda kalmaktan kurtulamamıştım. Kaçırılan goller de iç donduracak bir başka nedendi aslında! Neyse Malatya’ya talimli ve tedbirli gittim. İki üç yıl önce bir kupon ‘kula’ kumaşı almıştım. Sırf yün. Turan Sarıgülle’ye (UKİ) rica ettim. Fabrikasında takım elbise diktirecek. Sağolsun kırmadı. Elbiseyi almaya gittiğimde tek ceket ve 70 cmlik bir parça. Turan abi “Pantalon çıkmadı, Nirgül’e etek diktirirsin” dedi. Yılmadım. Bir kupon kumaş daha aldım, doğru Abdullah Ağabey’e (Kiğılı)... Ellerine sağlık, ustaları şahane bir pantalon ve yelek dikti. Evdeki mevcuttan mavi bir gömlek ve yine Turan Ağabey’den 10-12 yıl önce aldığım bordo bir kravat. O zaman modaydı, şimdi çok ince kaldı. Normal bağlasam, fular gibi olacak. Ben de günümüz modasına uysun diye, oldukça kısa bağlayıp, 15 cmlik kravatı yeleğin içine saklıyorum. Sakata gelmemek için de çengelli iğneyle gömleğe tutturuyorum. Neyse... Yine bu uygulamayı yaptım. Kardeşim Yavuz’un Adapazarı Uzunçarşı’daki dükkanından aldığım herkesin İtalyan sandığı aslında RUBO marka paltomu giydim. Fötrümü de takınca Malatya ayazına her türlü önlem alınmıştı. Evet önlemler iyi de ben pazartesi dönüyorum ve o gece Zarifi’de bizim 10. yıl kutlamaları var. Uçaktan indik, doğru oraya gittik tabi. Rahmetli babam gülmemizi (karı gibi olur) dans etkinliklerini de (eşcinsellik sayılır) diye kesinlikle yasaklamıştı. Kendisi rahmete karıştı, beni o gün bugün, ne düğün ne dernek ne de ‘beach’te tutabilene aşkolsun! Oynamaya doyamam. Neyse ‘Altın Kızlar’ başladı ben de önce oturduğum yerde, az sonra masa kenarında, derken ortada... Yün elbise terledikçe kurşun gibi oldu sırtımda. Kavruluyorum adeta... Ceketi çıkardım. Gecenin ilerleyen saatleri su içinde gibi, mola vermeden oynamaya devam. Bizim görsel yönetmen Serdar bir ara yeleğin düğmesine yapıştı. “Çok bunaldın, açalım ağabey” diyor, ben ellerini itip “Gerek yok” diyorum. İkimizin de kafası iyi... O inadından ben karizmadan vazgeçemiyorum. Cırt cııııırt diye gidecek karizmam. Neyse kulağına kravatın vaziyetini anlattım da zoraki vazgeçti. Dün aklıma ne geldi? Fırat Aydınus Gençler’in penaltısını, sonra da Yunus’un golünü yedi. Not 8.3. Zafer Önder İpek, kaleci Oğuz’a göstermediği kartla Sakarya’yı infaz etti, not 6.5. Fenerbahçe Yönetimi de ‘kombine bilet işi acaba nasıl olmalı?’ diye kale arkası tribün liderleriyle görüşmek üzere harekete geçti. Bir de ‘biletix’in bastığı numarasız biletler meselesi. Ya şirketten birileri ‘nasılsa numarasız, üstelik de kalp’ diye eşine dostuna ucuz ucuz satmayı alışkanlık edinmişse... TFF, MHK, gözlemciler, bazı kulüpler ve bilet işini üstlenen şirketlerin yeleğine yapışılsa da bir iki düğme açılıp, kravatın ucundaki çengelli iğneyle tutturulmuş defolar ortaya çıkarılsa. Nasıl geçti haberliiiiii!

YORUM YAZ