MENÜ

Muhtelif portreler!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Önce düşünmek gerek çünkü, oysa bu gereklilik bırakın sade vatandaşı, sorumlu konumdakilerin dahi başvurduğu bir yöntem değil ülkemizde. Mükerrem Taşçıoğlu: Siyaset sahnesi deneyimiyle kongrelerde esip gürleyen Galatasaraylı. ‘Param var ama vermiyorum, çünkü bu yönetime güvenmiyorum!’ Duayenliği tescilli portreye bakar mısınız! Galatasaray’ın batağa saplanmasının 10. yıl kutlamalarına ramak kalmışken, esip gürlüyor. 1996’dan beri neredeydiniz Sayın Taşçıoğlu? Bunca yıl kulağınızın üzerine yatıp da, şimdi ayaklanmanız ve yenilip yutulmayacak söylemlerin sahibi olmanızın, tek tarifi var; ‘Taşçıoğlu iyi niyetli davranmamakta, şu kritik dönemde taş koymaktan başka işe yaramamakta.’ Mevcut yönetim kabahatli olabilir de, Galatasaray’ın suçu ne? Faruk Süren: Başarıların ardına bakmak nasıl gerekliyse, rezilliklerin ilklerine bakmak da şart. Alp Yalman, Adnan Polat, Yurdaşen Karahasan, Doğan Hasol ve eski yöneticilerin kurduğu sağlam yapı ve futbolcuların özverisiyle kazanılan UEFA şampiyonluğunu sahiplenen portre, eski arkadaşlarının emeğini gözardı etmişti. Sonra Galatasaray mali yapısının da içine etti, bu günlere gelindi. Eğitim, kültür ocağı camianın dahi balık hafızası kriterleriyle durduğu yerde, Süren meydanı yine boş buldu ve ortaya çıktı. Fatih Terim: Başarıları üstlenen ama ‘Başarısızlık varsa benimdir’ dese de, unutan bir başka portre. Ekip bütünlüğü dersleri veren, nedense uygulamayan Terim, Almanya’ya gidemediği için değil, ekibine sahip çıkmadığı için sınıfta kalmıştır. ‘Suçlular arasında adım var mı? Hakedenler de zaten cezasını buldu!’ dediği anda, 2000 sonrası eleştirdiğim yapıyı yine örneklemedi mi? ‘Hepimiz yanlış yaptık, fakat bazı arkadaşlarım ceza aldı. Bunun üzüntüsünü çekiyorum’ dese ne kaybederdi? Canaydın’ın Terim’e güvenmesi ve transfer sorumluluğunu teslim etmesi suç mu? 60 milyon dolarlık faturanın ve büyük zararın, merkezinde neden Terim yok? 2000’den itibaren her girişimi hüsranla biten biri, Yüce Rabbin adaletini hiç bir zaman aklından çıkarmamalı. ‘Ekip’ söylemini dilinden düşürmeyen fakat yöneticisini, futbolcusunu tarumar eden portre son 5 dakikayı değil, son 5 seneyi sorgulamak zorunda. Haluk Ulusoy: Fenerbahçeli Semih’in üç maçlık cezasının hasıraltı edilip, Hasan Şaş ve Orhan Ak’a kendi soyunma odalarında yaptıkları nedeniyle verilen cezaları niçin irdelemez? Semih neden oynadı? Hasan ve Orhan niçin çarpıldı? Galatasaraylı oldukları için mi? Futbolla ilgili haksızlıklarda ilk tepki vermesi gereken portredir Ulusoy. Hele hele Okan Koç meselesi! Tarafsızlığını her platformda örneklemesi gereken TFF Başkanı, kan kaybına erken başladı. Hayri Kozak: Galatasaray’ın doğru portresi. 10 yıl önce bugünü saptayan Kozak, şimdi de bugünden 10 yıl geriye doğru gidecek. Neleri işaret ettiği de pekişecek. Bu sabah 10.30’da mutlaka Lütfi Kırdar’a gidin.

YORUM YAZ