MENÜ

Kapıyı çarpmak

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Kulüpler Birliği’yle ilgili gelişmeleri izledikçe bu sözler aklıma geldi hemen. Fenerbahçe kapıyı çarptı ve gitti. şimdi tekrar girmek istiyor. Tam iki yıldır Kulüpler Birliği’nin tüm çağrılarına sırtını çeviren, hatta yatırdığı aidatları dahi geri isteyenler şimdi Birlikçi kesildiler. Onların ‘hıkdedibaşıları’ da feryat figan: Fenerbahçe dışlanamaz. Kim dışladı ki? Birliği yok sayan, hiçbir toplantısına katılmayan, tavır alan Aziz Yıldırım değil mi? Peki, bu işte bir yöntem hatası olduğunu gündeme getirmesi gereken Sarı-Lacivert medya değil mi? Yıldırım inadından vazgeçmedi, bir kısım medya, ‘Olmaz ki Başkan, bir gün o kapıyı çalman gerekebilir’ demedi ve bu günlere gelindi. şimdi Kulüpler Birliği’ni protesto edenle bu yanlışa göz yuman kol kola. Sonra? Yumurta kapıya sıkışınca, eyvah ki eyvah, yine bize yanlış, yine bize düşmanlık yapıyorlar isyanının ve hamaset edebiyatının bini bir para. Sen 17 kulübü yok sayacaksın, ağzına geleni konuşacaksın, adam yerine koymayacaksın, sonra aynı kuruma dönmeye çalışıp beni buradan atmaya kimsenin gücü yetmez diyeceksin. Nasıl bir anlayış, nasıl bir tavırdır bu. Varlığını kabul etmediğin, iki senedir toplantılarına katılmadığın bir yapıyı şimdi ne oldu da kabulleniyorsun? Kapıyı çat diye vurup çıkmasaydın, son toplantıya da rahatlıkla girebilirdin. Zaten Türkiye Futbol Federasyonu başkanını infaz meselesi olmasa, bir başka nedenle toplanılsa, davete yine icabet etmezdin. Boşverirdin. şu andaki hesaplar başka hedefler için olunca Fenerbahçe’nin gözünde Birlik kıymete bindi. Kulüpler Birliği futbolumuz için gerekli bir kurummuş demek! Başkanlar toplandı, hükümetin arzu ettiği karar çıkmadı. Çıksaydı, Ulusoy zaten infaz edilecekti. Geçmişte olduğu gibi çoğunluğun kararı yine görmezden gelinip, saygı duyulmuyor, kafa kopartmak için başka yollar aranıyor. Bulunur veya bulunamaz; bilemem. Ama görünen o ki, bu mesele buram buram siyaset ve intikam kokuyor. En mide bulandırıcı cinsinden üstelik. Bu girişim Türk Futbolu’nu sadece ipotek etme tehlikesi içermiyor, geleceği karartmanın garantisini de çok açık belgeliyor. Hırsların, intikam duygularının ve düşmanlıkların beslenip geliştirildiği yerde asla başarı olmaz. Bıçakçı Dönemi’nde olan biteni gören, yaşayan ve bilenlerin bu denli aymazlığını anlamak mümkün mü?

YORUM YAZ