MENÜ

Huylu ihtiyar!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

‘Huysuz İhtiyar’ diye başlık koyarken bile mizah yapıyordu bana göre. Kendisini, çevresini, dünyayı böylesine net, yalın ve riyadan uzak anlatan kaç ‘adam’ var medyamızda? İkiyüzlülüğün, dönekliğin, mavi boncukçuluğun egemen olduğu ‘kemiksizler ormanı’nda bir başka yapı, bir farklı felsefeydi o... Kimseyi beğenmezmiş! Haklı. Ortamın her gün değişen karakter yapıları, erdem denilen olgunun çıkara göre oynayan boyutları ve yılan gibi kıvrak yorumcuları mutlaka dedirtmiştir ki; “Ulan bunlar gibi uyumlu(!) olmaktansa, uyumsuz olayım. Fakat yazı başlığımın adını ‘Huysuz İhtiyar’ koyayım. Anlayan anlar.” Benim yüreğimdeki tarifi budur sevgili adaşımın. Oğuz Aral, Kamuran Usluer ve Aydın Bolak yaşamın önemli renkleriydi. Mekanları cennet, kabirleri nur olsun. Eğer doğruları yansıtırsanız, sevimli olma olasılığınız yok. Uygarlıktan uzak toplumlar gerçeklerden hoşlanmaz. Onlar için insan kıymetinin olduğu da pek söylenemez. En yakınlar el üstü, gayrısı tepe üstü! Yani toplumu boşver, yakınına yol ver. Bireycilik ve dar çerçeve anlayışı egemen, gerisi hikayedir. Özhan Canaydın “Başkanlığa adayım” dediğinde, “Yanlış zaman, yanlış mekan. Başarılı olman olanaksız” demiştim. Başkanın ve Galatasaray’ın durumu ortada. Yine Fatih Terim geleceği zaman, “Terim de, Galatasaray da yanar” diye yazınca hem kulüp, hem de Terim düşmanı ilan edilmiştim. Vaziyet meydanda... Süren ve şürekasının ne yapmak istediğini, AIG marifetini, Ali Sami Yen projesi kepazeliğini ve transfer politikası rezilliğini yıllarca anlattım... Sonuç? Canaydın anlatsa ya! Toplumda duymak istedikleriyle tatmin olan insan sayısı fazla oldukça, her platformda kazık yemeye alışmak zorundadır orada yaşayanlar. Eğer gerçeklerden kaçar ve hayalleri yeğlerseniz, türlü felaketlerdir kaderiniz. Galatasaray’la ilgili öngörülerimde yanılmadım yıllardır. Nereye geliyorum? Hızlandırılmış tren cinayetine! O gece TV’lere konuşurken SKY ve Haberturk kanallarında, “Türkiye ‘geliyorum’ diyen tren kazasını yaşadı. Hava ulaşımında da benzeri sıkıntılar olası. Dikkat!’”dedim. Yeşilköy’deki Atatürk Havalimanı’ndaki facia ucuz atlatıldı. Kazaları, belaları, başarısızlıkları; raylarda, frenlerde, teknik direktörde, makinistte, sürücüde, sporcuda, mıcırda, asfaltta, lastikte... Yani kendimizden başka her yerde arıyor, buluyoruz da... Pekiiii... Deva bulabiliyor muyuz, deva? Asla. Çünkü kabahat, toplum bilici ve uygarlığını reddeden kafamızda. Çooook ‘huylu ihtiyar’ gereksinimi var, çok!

YORUM YAZ