MENÜ

Halil haklı!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Neyse bu konu derin konu. Hayırlısıyla Ukrayna sınavını geçelim hele. Olan biteni enine boyuna irdeleyecek, kim haklı, kim haksız tam ortaya koyacağız. Gelin biz bir Cumhuriyet’ten... Hayır olmadı, ‘Cemahiriye’den konuşalım. Niçin Cemahiriye? Çünkü bu zoraki ‘Cumhuriyet’ten söz edilince, aklıma Kaddafi, Saddam ya da Castro geliyor da ondan... Sözde Cumhuriyet, ama içeridekiler zehir içiyor, kızılcık şerbeti diyor. Azıcık konuşanın dili ya da kellesi gidiveriyor. Sınır dışındakilerden işi olan, ‘Muhteşem - ül Cemahiri Muazzam’a doğru bakansa, “Bu nasıl bir Cumhuriyet ama...” diye konuşuyor. İşte Cemahiriye lideri, elinin açıklığıyla ünlü! Tahtırevan, fayton ve nakit dağıtmaya bayılıyor. En büyük zevki o... Torba torba akçeler, son model tahtırevanlar, muhteşem küheylanlar, yeni sahiplerine gönderilirken, zafer kazanmak üzere şartlandırılan başka site mangalarına beş, koğuşta yatan ama çorbaya kaşık atan yedek askerlere bile akçeler ananızın ak sütüdür, diye armağan edilirken, lider ve cemahiriyesi hem dua hem puan üstelik bir de zaferler kazanıyor. Ne puanı mı dediniz? İdeal puan değil canım. Başka puan. Artı puan. Yani zirvelere uçuran puan. Ama bir ara işin ölçüsü öyle kaçmış ki, akçelenenlerden biri tüm harpleri kazanıp, neredeyse ‘Cemahiriye’yi yerinden edecek hale gelmiş. Lider son anda işi kotarmasına kotarmış da nasıl başarmış. Bir ona, bir de Allah’a sorun. Şey bir de en büyük düşmanına! Gördünüz mü ne güzel suya sabuna dokanmayan hikayeler anlatıyorum size. Oysa ne demişti Özer? “Başkan’ın işi yok da hocaya şunları alma, bunları al. Benimkini kaptan, en çok milli olan, rekor kıran yap. Her fırsatta bizim futbolcuları al, ötekileri Rab’bin insafına koyuver. Sonra sen de gel. Bahçekapısı açık!” diyecek. Hiç öyle şey olur mu be birader. Olmayacak işlere amin deyip, boş tevatürler üretmeyin. Kimsenin ‘Fener’ine de gölge etmeyin. Alil aklı!

YORUM YAZ