Haddini bilmek!
Haberin Devamı ›
80’li yılların başı. Tekirdağ tarafından geliyorum. Silivri’nin oralarda bir otomobil dadandı. Bende İtalyan’ın teknolojiyle adeta dalga geçtiği bir Alfetta var. Kopuyorum, allem ediyor kallem ediyor yapışıyor. Büyük Çekmece’nin meşhur rampasına kafa kafaya girdik, inceden gaz kestim, solladı. Az sonra da önüme düştü ama simsiyah bir duman saldı. Çok geçmeden de sağa yanaşıp motoru kucağa aldı! Haddini bilmek önemli iş. Aksi halde faturası pahalı.Terim’de Norveç’in kasasına kanmış. Tipinden ne olduğu pek anlaşılmayan Alfetta’yla yarışıp, motoru patlatan sürücünün hatasını tekrarladı. Oysa Hoca’nın İtalyan merakı, bilgisi üstelik o zamanlar kullandığı Spor Fiat otomobili vardı. Başına geleceği hesaplayabilirdi yani. Şartları zorlamayıp kendisi gibi olsa, şu ilk yarı yaşananlar başa gelir miydi? Türkiye cayır cayır motor sesi çıkarıyor ama hedefe Norveç’in sessiz otomobili varıyor: 0-2.Yunanistan maçının şifresi Sabri ve Tümer’in olağanüstü performansı. Sersem etmişti ikisi rakibi. Tümer yerli yerinde de rakip dengesini bozacak, ikinci isim en geride, solbekte. Norveç savunması sabun kalıbı yerleşmiş, top güya sende. Fuzuli işgal buna mı derler ne! Oysa Volkan orada mıh gibi olmamış mıydı? Biz Gerets’e ‘Gördün mü? Sabri nerede oynamalıymış?’ diye sallamaya hazırlanırken, bizimki de Belçikalı’ya el verdi. ‘Zararın neresinden dönersek kâr olur’ felsefesinin realiteye geçebileceği ikinci 45 dakika ve Sabri bu kez önde. Oyunun rengi değişmiştir şimdi. Norveç alanında ilk yarı eveleyip geveleyenler, pozisyon üzerine pozisyon üretiyor ama bu kez de şans gülmüyor. Neler kaçtı neler... Bırakın 2 golü çok daha fazla atabileceğimiz zaman dilimi ‘Ah-vah’ içinde geçerken Hamit’in serbest vuruşu ve Myhre, Myhre’liğini yaptı: 1-2. Ümitlendik ve son dakikada sevindik. Yine Hamit ‘Altıngol’ ve yine Mhyre’nin Mhyre’liği, şimdi: 2-2. Ders alınması gereken, galibiyetin gereksiz arayışlar sonucu kaçtığı bir 90 dakikaydı..