Günaydın!
Haberin Devamı ›
Kapalı kapılar ardında yapılan toplantılar, sohbetler hamili, sözde kulübün sahibi Galatasaray’ın içindeki Galatasaraylılar. Günaydın! 300 milyon dolar borç, damdan düştü sanki. Spor Toto Süper Lig yayın hakkı, Türk Telekom sponsorluk geliri, forma reklamı ve 3 sezonluk bilet gelirleri temlik altına da, şimdi verildi değil mi?
Uçan kuşa dahi borçlu olunduğunu, olası gelirlerin teminat gösterip borç batağına saplanıldığını, kaç kere yazdım bu köşede ben? ‘Re re ra, kulüp nasıl da girdi batağa?’ diyerek başlayın derhal tezahürata! Aymazlık olur da, bu kadar olur mu be birader? Hesabı, kitabı, borcu, harcı en iyi bilenlerden biri olduğunu düşündüğüm, Hayri Kozak dahi “Bu rakamlar bizim için gerçekten büyük sürpriz. Yeni yönetimin Allah yardımcısı olsun” demişse, geçmiş olsun. 1988 yılından itibaren “Kasa tamtakır, kulüp batağa gidiyor!” diye, kaç yazı yazdım unuttum.
İş bilenler(!) ve kulübün gerçek sahibi(!) olduğunu iddia edenler de, iddialarımı dikkate almamış, belli. Şimdi başkan itiraf ediyor artık, vaziyeti ciddiye alırlar da durumu düzeltirler inşallah! Aksi halde ‘yandı gülüm, saray helva.’ Aslında imaret gibi yönetilip, eşe dosta kıyak merkezi haline gelen bir yapının farklı bir konumda olması da mümkün değil elbette. Kendi holdinglerinde fuzuli bulduklarına, kulübü babasının malına dahi kıyamayacağı ölçüde peşkeş çeken zihniyet hamillerinin farklı bir sonuçla karşılaşması da olası değildi. Olasılık oldu yani! Galatasaray’ın hesabını kitabını oturduğum yerden görüp, farkettiklerimi, farkettirmeye çalışırken ‘sus-pus’ olanlar şimdi bülbül! Bülbül de; ne yararı var maddi, manevi ve sportif başarılardan uzak yıllara ve uçan trilyonlara?
40 milyon Dolar’lık bir krediden söz etmiş ve “Olası gelirlerle, mal varlıkları teminat gösterilecek” demiştim. Şimdi harcanan paranın da o fasıldan kalan miktar olduğunu zannediyorum. Bekleyelim, görelim! Teminat olarak gösterilen ve borcu defalarca katlayan kulüp varlıkları ne olacak? Onu da!
Devlet, millet, kurum çıkarlarını düşünmeyerek, kendi beklentilerine esir olanların sonuçta ne hale geldiğini ve kendileriyle beraber en değerli maddi ve manevi değerlerini de bitirdiğini, geleceği dahi ipotek ettiğini farkedemeyenler, çoğunlukta oldukça, sürer gider bu dizi...
Umudum harab, gör ne olursun, şu hali Ya Rabb...