Düşürün!
Haberin Devamı ›
Şike işlerinin göbeğinde olduğu binbir çeşit belgeyle tartışıldığı halde dahi, bütünlüğünü bozmayan ve direnenlere karşı örnek(!) Galatasaray camiası! Ortada sadece bulunması ve açıklanması beklenen belgeler olmasına rağmen, has(!) Galatasaraylılar döküldü: Düşürün! Sizin encamınızı yıllardır yazıyorum da... Anlayan kim?
İnsanlar kurumlarını değil, önce kendilerini düşünür ve ‘desinler’ ayağına gözünü karartırsa, o cemiyet iflah etmez. Bir garip yapı var Galatasaray’ın orta yerinde! Yıllardır kemirir, yönetimde olan özeli kuş gibi bildirir, zor dönemlerde sutre gerisine gizlenir ve daha da kötüye gitmesini bekler ve sonra kurtarıcıymış gibi orta yere çöreklenir! Dürüstlük, erdem, adamlık ve kulüp sevgisi işine geldiğinde ortaya çıkıp, gelmediğinde de saklanmak mı olmalı?
Sedat Doğan ve Mahinur Dengiz gereğini yapmış; belgelerinin olmadığı iddia edilen miktarla ilgili makbuzlar gerekli makamlara ulaştırılmış. ‘Düşürün!’ diyenler ne yapacak, ne diyecek şimdi? İnanılır gibi değil, bu duruma sevinip sosyal tesislerde sevinç nidaları atanlar, zevkten dört köşe olanlar var! Bunun adını koymakta zorlanır insan. “Galatasaray’ın en büyük düşmanı, yine Galatasaraylılardır” diye kim demişti? Vallahi ne kadar da haklıymış. Söylentilerin, savcılık takibinin göbeğinde olanlardan bile fazla sevindiler de sevinçleri yarım kaldı. Edirne’den öte, futbolda başarıyı yakalamış tek spor kulübünü, umduğunuz yere çekemezsiniz, çekemeyeceksiniz.
Bırakınız futbol yorumcusu olmayı, bir futbolsever olarak dahi olan bitene üzülmemek mümkün mü? Türk futbolu, Türk insanı şu vaziyete layık olmamalı. Ezeli rakiplerimizin yaşadığına dahi kahrolmak gerekirken, kendi kulübünün düşürülmek istendiği kuyuya sevinenlere yazıklar olsun. “Ben zaten bataktayım, bari o da gelsin beraber gömülelim” hevesindekilere de...
Hiçbirimizin devletimiz yasalarını, polisini, savcı ve hakimlerini hafife alma gibi bir lüksü yok. Kanunları kabul etmeyen, bildiğini okuyan her kim varsa, eninde sonunda hukuk karşısında hesabını verir. Bu süreci yaşıyor ve adaletin hakkaniyetle tecelli etmesi için dua ediyoruz. Gün “Bak bunlar da batağa saplandı” diye sevinme günü değil, bataklığın kurutulması günüdür. Savunma hakkı elbette sonuna kadar baki de, savunalım derken kurumları yaralamamak lazım. Hukuk ve emniyet mekanizmaları da bu dikkatin esirgenmemesi gerekli değerlerin başında gelmeli. Bir gün herkese lazım olabilir çünkü.