MENÜ

Dünya Tiyatro Günü

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Demek ki Türkiye’de salon açma değil, mevcut kalitesizliğin ortadan kaldırılması gereği var. Bu nasıl olur? Kültür değerlerinin onarımıyla. Bizde ne yapıldı? Yozlaştırıldı. Halk her an yaşadığı etkinliği, hayatın içinde izlerken, ne diye üste para verip salonlara gitsin ki? Tevfik Yamantürk’ün, İnönü’deki locasında, Bekir Okan, Alpaslan Aktuğ, İrfan Karakaş, Fahrettin Curoğlu beraberiz. Hepimiz farklı pencerelerden baksak dahi aynı çerçevenin içinde buluşmuştuk. Neden? Kimsenin kafasında börtü böcek gezinmemekteydi! Yorumlar evlere şenlik! Bir kısım kimi tuttu ya da tutmadıysa ona rol vermiş! Bunlar Gürcistan maçına kadar ekranlarda olacak. Sonra? Ya oyun devam edecek, ya senaryo değişecek! İsmail Uyanık Halil Özer’e anlatmış; ‘Şehir desteği almayan tek takımız. Bu şartlarda Samsunspor’un yaşaması çok zor’ demiş. Sonra ‘Galatasaray ile oynayacağız. Samsunlu iş adamları prim toplayıp verdi. Bu parayı almamız doğal. Belki o para rakipten geliyor. Bunu bilemezsin ki!’ demiş. Yardımın(!) ara sıra da olsa yaşamaya yaradığını belirtmiş. Sevgili İsmail, kaynağını tam bilmediğin parayı nasıl kabul edebilirsin ki? Aynı iş adamları, aynı duyarlılığı Kayseri maçı için örnekledi mi? Geliniz bir de Ankara sahnesine gidelim... Konu; ‘AZ mı?’ Bir numara ‘Bu para AZ mı?’ diye sordu. İki numara; ‘HA evet az değil ama yönetimle işçiler birbirine girdi. Ustabaşı raconu kesecek.’ Sonra araya dış ses giriyor, ‘EY ustabaşı AZ deme HA! Getirdi bak! Caymaya kalkmayın, Fener’i Aydınlatın!’ Her milimetrekaresinde çatır çatır tiyatro oynanıp, gümbür gümbür sahnelenen bir ülkede bu sanat için üzülme gereği var mı? Var! Hem de çok var!

YORUM YAZ