MENÜ

Define peşinde!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Yaşlı Kurt’ sanki define peşinde! Araştırıyor, karıştırıyor ve en iyisini bulmaya çalışıyor. Galatasaray’ı izleyenler de yaşanan her 90 dakika sonrası, hazinenin en değerli parçalarını seçme olanağı buluyor. “Kimler yan yana olursa, başarı gelir?” sorusu cevabına yaklaşılmakta. Üstelik define toplum beğenisine sunulduğunda, bu seçime futbolcular dahil itiraz eden pek olmayacak. Ne varsa gün ışığında! Köln karşılaşması da gün ışığında oynandı. Üstelik çok sıcaktı. Soğuk sonrası, üflemeden ağıza atılmış haşlanmış patates etkisi gibi. Fena yakıyor. Bu vaziyet, oyunun temposunu düşürdü. Hararet İsviçre hareketliliğini önledi. Ehhh bir de sezon başı yüklemesi. Bu oyunda Galatasaray’ın göbeğinin kaçık olduğunu gördüm. Köln otoban rahatlığı buldu zaman zaman. Bir kez direk, çok kez Aykut önledi gol pozisyonlarını. Arda’nın mükemmel toplar attığını ama aynı zamanda savunma aksiyonlarında da bulunması gerekliliğini söylemeliyim. Taraftar hep hücum işlerini gözler fakat teknik adamlar aynı beceriyi, kendi kalesi korunurken de görmek ister. Genç adam, oyunun iki yönünde de olmalı. Futbol tuhaf oyun. Daha düne kadar Mondi gol yedikçe bayram yapan Ümit Özat şimdi ‘amman yemesin’ diye debelenirken, ‘yerse yandık!’ diyenler de, atmak için uğraşıyor. Hele hele Özat’ın Sabri’yle didişmesi! Galatasaraylı iyi ki, “Sana ne kardeşim o bizim kaleci” demedi! Karan ve Ateş kadim dostlarının kalesinde gol peşindeyken, Ümit Özat da Novakovic’e ‘al da at’ dercesine öyle bir pas attı ki, Aykut zor çıkardı. Oyundaki hemen her Cim Bom sıkıntısı, hamili Novakovic’in boyu susak, futbolu bal kabağı gibi. Köln maçının lezzetli bir oyun olduğunu söylemek mümkün değil. Kaleci Aykut dışında bir Galatasaray oyuncusunu ‘amma da oynadı ha!’ diye tanımlamak da mümkün değil. Ama sezona ‘Kaşıkçı Elması’ statüsündekilerle başlamanın yolu da galiba bu.

YORUM YAZ