Hepsi bir marka

Haberin Devamı ›
Önce devamlı bana sorulan bir soruyu ve verdiğim cevabı yazıyorum...
Diyorlar ki, “Aziz Yıldırım, mayıs ayındaki kongrede başkanlığı bırakmayı düşünüyorsa transfer yapar mı?”
Ben de diyorum ki:
Eğer, Fener’in ihtiyacı varsa Aziz Yıldırım en iyisini alır, sonra gider.
Biraz iddialı olacak ama şu anda Fenerbahçe ligin en güçlü kadrosuna sahip.
Her futbolcunun bir alternatifi var.
-Bakınız, Meireles yok. Souza onu aratıyor mu?
-Gökhan Gönül sakatlandığı zaman oynama şansı bulan Şener fırtına gibi esti. Transferin gözdesi idi. Şu anda kulübede.
-Caner‘in yerinde oynatılan Hasan Ali için herkes, “Bugüne kadar neredeydi? Neden kenarda bekletildi?” diye soruyor.
-Diego biraz aksasa, Ozan Tufan devrede.
-Mehmet Topal... O, bu takımın Mehmetciği.
-Alper hazır kıta.
Dikkat edin bu saydıklarım devamlı oynayanlar ve bekleyenler. Hepsi milli takımın değişmezleri.
Gelelim Volkan Demirel’e:
Kaptan 17 maçta 90 dakika oynayarak rekor kırdı. Yani 1530 dakikada 13 gol yedi. Şu anda Süper Lig’in en iyisi.
Geçen haftaki yazımda bir golcü şart demiştim. Yine de görüşümde ısrarlıyım. Ancak Fernandao ve Van Persie‘nin nöbetleşe olarak şans bulduğu bir ortamda üçüncü adam gelir ve de devamlı oynarsa bu ikilinin hangisi kulübeye mahkumu olur?
İşte onu kestiremiyorum.
Sonuç: Bu Fener’in ligdeki tek rakibi Beşiktaş’tır.
Teşekkürler Acun kardeş
Bazıları beğendiği bir yemeği yediği zaman, “Oh be. Ağzımın pasını sildim” der.
Ben de Sakarya’daki 4 büyüklerin hepsi birer efsane olmuş şöhretlerini izleyince:
“Arkadaşlar, gözlerimin pasını sildim” dedim.
Top cambazı Yattara’yı ayakta alkışladım. Tümer’in akıl dolu paslarına hayran kaldım. Ali Tandoğan, Çağdaş, Oktay Derelioğlu, İlhan Mansız, Mehmet Yılmaz, Tarık, Ceyhun, Ahmet Dursun, Serhat, Hami, Tayfur, Ayhan, Ümit Karan, Koray, Hakan Ünsal, Evren, Hasan Şaş... Golleriyle, inanılmaz hareketleriyle tribünleri ayağa kaldırdılar. Fenerbahçe-Galatasaray maçında Sarı-Kırmızılı kaleyi koruyan Kerem’in aklın almayacağı kurtarışları ve refleksleri nefesleri kesti.
Kısacası, bu şöhretlerin hepsi -adını yazamadıklarım dahil- bizleri futbola doyurdular.
Bir ara kendi kendime düşündüm.
“Süper Lig’de şu gidenlerin yerine gelenlerden hangisi onlar ayarında” diye. İşin içinden çıkamadım.
Bu turnuvayı tertipleyen Acun Ilıcalı kardeşe teşekkür ediyorum.
Sanki sihirli değneği var
Trabzonspor’un yeni başkanı Muharrem Usta adayken de “Lucescu” dedi.
Gördüğüm kadarı ile bu işin peşini bırakmıyor, bırakmayacak da...
Bizim ülkede hoca sıkıntısında -buna üç büyükler de dahil- ne zaman çıkmaza girilse Lucescu adı ortaya atılır.
Tamam... Galatasaray’ı, Beşiktaş’ı şampiyon yaptı. Avrupa kupalarında iyi sonuçlar aldı. Ama, öyle bir hava yaratılıyor ki, sanki Lucescu, Trabzon’a gelecek. Elinde sihirli değnek var. Şöyle bir dokunacak, şampiyonluk çantada keklik.
Trabzonspor puan cetvelinde alışılmışın dışında bir yerde. Herkes rahatsız. 17 maçlık büyük maraton başlıyor.
“Lucescu gelecek”, “Geliyor”, “İki yıl çalışacak. Sonra oğlu işbaşı yapacak” dedikoduları...
Bunlar, “Şu anda puan cetvelinde nasıl üst sıralara tırmanırız” hesapları yapan Sadi hoca ve futbolcuları etkiliyor mu, yoksa etkilemiyor mu? Bunun hesabını yapan var mı?
Çizgi hakemi kalmalı
Sezon bitiminde çizgi hakemi uygulamasının kaldırılacağı söyleniyor.
Kimi, “İsabetli olur” diyor. Kimi de faydalarından bahsediyor.
Bana sorarsanız “Devam” derim.
Çünkü; penaltı ve kale çizgisi tartışmalarında doğrular, yanlışlardan fazla idi. Orta hakemlerin kaçırdığı pozisyonlardaki uyarıların çoğu yerindeydi.
Yeni sezona kadar MHK, yardımcı hakem konusunda ciddi çalışmalar yaparsa ve kalifiye elemanlar yetiştirirse çizgi hakemliği orta hakemlerin yükünü büyük ölçüde azaltır.
MHK madem böyle bir işe girdi iyiyi bulana kadar devam etmeli görüşündeyim.