MENÜ

Alex'i üzmeyelim

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Alex’i üzmeyelim
Antu.com bir anket yapmış.
“Alex gitmeli mi yoksa kalmalı mı?”
Görüşleri yazmayacağım. Çünkü devam ediyor.
Ancak sorun şu; Alex’i göndermek isteyen mi var? Bir tüyo mu aldınız?
Araştırdım, yönetimin böyle bir düşüncesi yok.
Arkadaşlar, Hagi, Galatasaray’da nasıl bir ‘abide’ ise Alex de Fenerbahçe için odur.
Hatta Fenerbahçe’de gelmiş geçmiş en iyi yabancı kim derseniz herkes Alex’i işaret eder.
Alex’in, Aykut Kocaman’ın sisteminde yeri olmadığını
söyleyenler bile, iki maçtır Brezilyalı’ya övgüler yağdırıyorlar.
Anketi eleştirmem, haddim değil.
Lütfen, Fener’in Alex’le yolları ayrılana kadar, onun gibi bir beyfendiyi üzmeyelim. Ne dersiniz?

Mış-Muş
- Lugano, “Sert ve agresifim, ama art niyetli değilim” demiş.
H Belli oluyor!
- Güiza, “İlk olarak Fenerbahçe, sonra İspanya Milli Takım formasını alacağım” dedi.
H O kadar kolaysa ne duruyorsun alsana!
- Necati Ateş; “George
Hagi yüzde 100 başarılı olur.”
H Kahin misin birader!
- Semih’e yine görücü gelmiş.
H Her sene birkaç kişi gelir. Sonuç, FOS.

Gitti Hagi, geldi Hagi
Gheorghe Hagi’nin gelişi ile Florya’nın havası değişti.
Bunu ben söylemiyorum.
Başkan Adnan Polat’ın konuşmasından alıntı.
Arkasından Fenerbahçe beraberliği. Güç bela kazanılan Antalyaspor maçından sonra, Cim-Bom’da 2000 ruhunun geri geldiğini söyleyenler de çıktı.
2000 ruhunda Fatih Terim teknik direktör, Hagi de futbolcuydu.
Hagi’nin futbolculuğuna şapka çıkarılır. Biraz iddialı olacak ama, çalıştırıcılığı için aynı şeyi söyleyemem.
İşte Trabzonspor yenilgisi.
Hagi, “Mağlubiyeti hiç sevmiyorum. Hazmedemiyorum” diyor ama; galibiyeti getirecek ne yaptı?
Fenerbahçe maçında olduğu gibi defansı kalabalık tuttu. Golü kontratağa bıraktı.
Aklıma geldi.
Maç oynanırken hiç kenar yönetimleri izlediniz mi?
Şenol Güneş’in bir sahaya çıkıp oynamadığı kaldı.
Ya Hagi.
Eski heyecanından eser kalmamış.
O kenarda zıp zıp zıplayan... Oyunculara direktifler yağdıran... Haksızlıklara isyan eden, futbolcuları ateşleyen Hagi’nin yerinde şimdi yeller esiyor.
Belki de ısınma turlarında.
Galatasaray’ın işi çok zor.

Bırakın Arda’nın yakasını
- Arda kaptanlık yapamaz.
- Arda sinema kapattı.
- Arda fuara açılışa gitti.
- Arda filanca mekanda yemek yedi.
- Arda araba aldı.
Yetti artık noktalar.
Bırakın Arda’nın yakasını.
Bir Arda, futbolu bıraksın demediğiniz kaldı.
Nefes alsa suç. Beyler; bu ülkede Arda gibiler 40 yılda bir yetişiyor. Lütfen onun özel hayatını değil, futbolunu tartışın.

Bitsin artık bu çile
Yer; Trabzon Avni Aker Stadı Şeref Tribünü.
Sadri Şener ortada. Sağında Adnan Polat, solunda Mehmet Ağar. Trabzon gol atıyor, Polat’ın eli çenesinde mosmor.
Ağar’ın ondan aşağı kalır yanı yok. Sadri Şener ikisine de göz ucuyla bakıyor. Nasıl bir alkışsa, iki elini şöylesine birbirine çarptırıyor.
Arkasından ikinci gol.
Aynı manzara.
Üç asık surat.
Sanki dargınlar...
Aynı olayı her hafta tüm kulüp başkanları yaşıyor. Bu işten kurtulmanın tek yolu var. O da şu; ayrı ayrı oturun. Sevinci, üzüntüyü kendi arkadaşlarınızla yaşayın olsun bitsin.

Schuster şaka mı yapıyor?
Bu Schuster insanlarla dalga mı geçiyor, ‘yoksa şaka mı yapıyor’ anlayamadım.
Beşiktaş, ligin dibinde çırpınan Kasımpaşa’ya puan kaptırıyor, bakın o neler söylüyor:
“Ligin zirvesindeki Trabzon ve Bursa’nın nasıl top oynadığını biliyoruz. Defans yapıp hata bekleyerek oynuyorlar. Biz bu şekilde oynamıyoruz. Eğer bir şeyler değişecekse bunu başka insanlar değiştirir, ben değil...”
Hoppala...
Gel de çık işin içinden...
Acaba bilmediğimiz bir şeyler mi var? Hoca birisine taş mı atıyor? Bakalım, göreceğiz. Herhalde yönetim ne demek istediğini sorar. Yıldırım Demirören ve Serdal Adalı dünyanın parasını ödeyerek Guti, Quaresma, Aurelio gibi yıldızları emrine verdiler. Bir yığın da transfer yapıldı.
Hedef ne?
Özlenen şampiyonluk...
Ama, ünlü hoca(!) elinde böylesine bir hazine varken ayarı bir türlü tutturamadı...
Üstelik şifreli konuşarak anlamakta zorluk çekilen şeyler söylüyor...
Beşiktaş’ta işler iyi gitmiyor.
Baksanıza, Başkan’ın uğuru da artık tutmuyor...

YORUM YAZ