MENÜ

Fatih Terim neden rahattı?

Abone Ol Google News

Bir futbol takımı genel olarak sezon içinde de maç sırasında da hem zirveyi hem de çöküşü yaşayabilir. Bu, oyunun doğasında, akışkanlığında ve değişkenliğinde vardır. Beşiktaş-Galatasaray derbisinde söylediğimiz anlamda iniş çıkışlar yaşandı.

Haberin Devamı

Karşılaşma öncesinde medya tarafından gündeme getirilen sayısal veriler arasında biri dikkat çekiciydi. Bugüne değin oynanan lig maçlarının ikinci yarılarında Beşiktaş 25 Galatasaray ise 10 gol atmıştı. Bu istatistik için mini bir açılım getirirsek denebilir ki Beşiktaş oyun başlarında Galatasaray ise sonlarında çöküş ya da düşü yaşıyor. Galatasaray başlangıçta zirve yaparken siyah beyazlılar dakikalar ilerledikçe oyuna ağırlığını koyuyor.

Nitekim savunması güçlü görünen Galatasaray ilk yarıda defansif olarak zirve yaptı. Luyindama ile Marcao sahanın en iyisi konumuna geldiler. Ne var ki bu ikilinin hataları ile de maçı kaybettiler. Souza’nın attığı ilk gol iki stoperin görev bölgesinden geldi, ikinci golde ise Luyindama topu ayağından kaçırdı. Zirvenin ve çöküşün bir oyuncu üzerinden yaşandığı andı bu ikinci gol. İstatistikler hata yapmaz, hatayı yapan futbolcular ve futbolun içindekilerdir.

Haberin Devamı

Bu bağlamda Fatih Terim’in seçtiği oyuncular ve takımını yönetme biçiminin de sorgulanması gerektiği kanısındayım. Oyun ilerledikçe Beşiktaş’ın etkinliği arttığına göre Terim’in bütün bir ilk devreyi kontrollü oynaması yanlıştı. Böyle bir anlayışla başlanabilir. O zaman da Djagne ile sahaya çıkmak mantıksızdı. Siz eğer fazla atak oynamayıp, kanatları kullanmayacaksanız Djagne ne yapabilir?

Tanıdığım ve bildiğim kadarıyla eğer Fatih Terim kenarda tarzının dışına çıkıp dingin bir vaziyette takımını yönetiyorsa aslında takımın sahada değil alan dışında derin sorunları var demektir. Sergen Yalçın’da sezon başında aynı durumdaydı. Dört oyuncu transfer edildikten sonra kendine gelip, kendini sahaya ve oyuna verdi.

Bu dinginlik Fatih Terim’in yeni stratejiler geliştirmesine engel oldu. Böylece Beşiktaş, Galatasaray ve Fatih Terim’i kendi istediği oyun tarzına çekmiş oldu. Belki Djagne’nin kırmızı kart görmesi Terim’in elini zayıflattı. Ancak maç eşit oyuncu sayısıyla oynanırken de Terim oyunun diyalektiğine ilişkin bir hamle yapmayacağını gösterir dinginlik içindeydi. Çok aşırı tepkisel Terim ne kadar zarar veriyorsa dingin Terim’de o derece yapıcılıktan, çare üretmekten uzaktır.

Beşiktaş açısından bakıldığında ise, Sergen Yalçın’ı saha içine sokan dört transferden(Aboubakar, Ghezzal, Rosier, Souza) sonra takımın alandaki durumu değişti, kulübe zenginleşti. Artık öylesine değişik ve çeşitlilik gösteren bir atak skalası ile rakibin üstüne gidiyorlar ki hata yapmalarını zorunlu hale getiriyorlar. Başka bir değişle, ortaya konulan futbol rakibi sizin istediğiniz konuma çekiyor. Beşiktaş birbirinden faklı ama birbiri için oynayan futbolculardan kurulu olduğu için oyun alanının boyutlarını çeşitlendiriyor. “Çeşitlilik hayatın baharatıdır” diye boşuna söylememişler…

YORUM YAZ