Arama

Popüler aramalar

Alışıldık görüntü

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Maç, tam beklediğim ve dün yazdığım gibi gelişti. Alex, Appiah ve Aurelio’nun başına birer nöbetçi dikmişti Nurullah Sağlam. Ön libero oynadıkları için Aurelio ve Appiah’ın nöbetçileri Tomas ile Levent, fazla katı değildi. Ancak İbrahim Ege, Alex’e nefes aldırmıyordu. Diğer oyuncular da alan paylaşımını iyi yapıp, mücadele edince, Fenerbahçe birçok maçta olduğu gibi oyun kurmakta zorlandı ilk başlarda. Ancak anlayışı hiç değişmedi. Sakin, maçı kazanacağına inançlı ve güvenli, tedbirli, hırslı, mücadeleci. İlmik ilmik örmeye başladılar, kendilerini kazanmaya getirecek futbolu. Kazanmayı istiyor, kazanacaklarını biliyorlardı. Ama Yeşil-Siyahlılar bilmiyordu. Bilmedikleri veya bilseler de engel olamadıkları birşey daha vardı; Birçok takımı yakan duran toplar. İbrahim Ege, 24 dakika boyunca Alex’i çok iyi marke etti doğrusu. Ancak onun da yapabilecekleri bir yere kadardı. Duran toplarda yapacak birşeyi yoktu. Nitekim öyle oldu. Önce sağdan bir korner kullandı Brezilyalı yıldız, Deniz kale içinde kafayla tamamlayıp perdeyi açtı. 36’da bu kez soldan korner kazandı Fenerbahçe. Tabii ki, Alex vardı topun başında. Nobre’yle skor 2-0’a taşındı. 63’te Appiah’ın pasında kendisi golü yapabilirdi ama o tercihini asistten yana kullanıp, Semih’e, “Al, sen at” dedi. O da bu ikramı geri çevirmedi. Alex’ten bahsederken Volkan’ın hakkını yemeyelim. Önce 29. dakikada skor 1-0’ken, ardından 45’te 2-0’ken iki mükemmel refleksle golü önlerken, takımını da rahatlattı. Ama pazar günü kaleyi yine Rüştü koruyacak tabii ki.