Arama

Popüler aramalar

3 yanlış 1 doğruyu götürmez

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Anelka’nın Konyaspor’a attığı gayri nizami gole en çok kim daha doğrusu kimler sevinmiştir dersiniz. Fenerbahçe mi? Yanıldınız. Biraz daha düşünün. Bir gün sonra sahaya aynı yerde, aynı kişilerce hazırlanmış pankartlarla çıkan, aynı kalemden çıkmış bildirileri kulüplerinin resmi sitelerine koyanlar, basın açıklaması yapanlar kimse, onlardı bu işe en çok sevinenler. İçinde bulundukları durumdan kurtulmak için çırpınırken, imdatlarına yetişivermişti genç bir hakem. Dururlar mı, balıklama atlayıverdiler hemen üzerine.Neydi içinde bulundukları durum?Taraftarı hesap soruyorduBirisi yılların hatalı politikası nedeniyle borç batağında yüzüyordu. Gırtlağa dayanmak ne kelime, borç boylarını aşmıştı. Taraftarları küsmüş, maçlara gelenler de, aylardır başkanlarını ve yönetimini istifaya davet ediyor, her maçta protestoda bulunuyordu. Üstüne üstlük, Türkiye’de 2. Lig’de bile başarılı olamayacak bir balıkçı takımına elenmiş, şoka girmişlerdi. Maç sonrası taraftarlar, stat çıkışı önünü kestikleri başkanvekillerini ayak üzeri sorguluyor, “Hepiniz martta gideceksiniz” diye tempo tutuyordu. Futbolcusu moralsizdi. Bu durumdan acilen kurtulmak gerekiyordu.Hocası diken üstündeDiğeri, geçen sezon olduğu gibi yine işe “Büyük umutlar” ve transferlerle “Şampiyonluk” diyerek girmiş, ancak birkaç iyi sonuçtan sonra tepetaklak gitmeye başlamıştı. Ligdeki son yenilgi sonrası, taraftarlar protestoya başlamış, futbolcuları, “Malmö’yü yenmeden Türkiye’ye dönmeyin lan” tehditleriyle karşılamıştı havaalanında. Burnu kırılıp, sahayı kanlar içinde terkeden futbolcularını bile yuhalıyorlardı. Tur geçilirken, hocası istifa etmiş, zorlukla ikna edilmişti. Ancak hala diken üstündeydi. Başkanı, “Eski hocamızı göndermekle hata ettik” diyerek, onu erken göreve getirdiklerini açıklamıştı çünkü. Takım, 4 maçtır kazanamıyordu ligde ve şampiyonluk yarışında rakiplerine uzaktan bakıyordu. Acele birşeyler yapmak gerekiyordu.Yelkenleri erken indirdiSonuncusu ise daha sezon başlamadan yelkenleri indirmiş, sıradan bir Rum takımına elenmiş ve Avrupa defterini erkenden kapamıştı. Artık tek hedef Süper Lig’di ama takımın temel taşlarından biri bahis olayı nedeniyle ceza alıp, orta sahanın beyni yabancısı talihsiz bir sakatlık geçirince yenilgiler üst üste gelmeye başlamış, Avrupa’dan sonra lig şampiyonluğu da ufukta yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştı. Taraftar infial halindeydi ve acilen birşeyler yapıp, gündemi başka tarafa kaydırmak gerekiyordu.Aşağı çekmek gerekiyorduSadece onlar kötü olsa belki sorun çıkmayacaktı. Ama karşılarında bir kulüp vardı ki, son yıllarda yaptığı ataklarla onlarla arayı iyice açmaya başlamıştı. Stadını muhteşem hale getirmiş, her maçta kapalı gişe oynamaya başlamıştı. Taraftarları artık statlarına bir şölen havasında gidiyor, kulübün resmi ürünlerini kapışıyordu. Böylece kulübün kasasına trilyonlar akıyordu. Sahada da işler iyiydi artık. İki yıldır şampiyonluğa ulaşan takım, Avrupa’da da oynadığı futbol ve aldığı sonuçlarla dikkat çekiyor, Devler Ligi’nde gruptan çıkma yolunda herkese umut aşılıyordu. Hem puanlar hem de paralar geliyordu. Rakibi “7.5 milyon Euro verdiler” deyip, golcüsünü satarken, o 8 milyon Euro’ya orta saha oyuncusu alıyordu.Üniversite sınavında değilsinizBirşeyler yapmak gerekiyordu. Kendileri onun seviyesine çıkamayacağına göre, onu aşağı çekmeliydi. Aradıkları fırsat hiç ummadıkları bir anda geliverdi ayaklarına. Anelka faullü bir şekilde topu ağlara gönderip, hakem de golü verince havalara sıçradılar. Artık eylem zamanıydı. Ancak kendilerine güvenleri o kadar azdı ki, tek başlarına birşeyler yapmaya cesaret edemediler. Birlikte hareket edip, birbirlerinden cesaret aldılar. Ayrı ayrı yerdeki maçlarına, aynı yerde, aynı kişilerce hazırlanmış pankartla çıktılar. Aynı kişinin hazırladığı bildiriyi, resmi sitelerine koydular. Böyle daha güçlü göründüklerini sanıyorlardı. Ancak unuttukları birşey vardı; Üniversite sınavında değillerdi ve 3 yanlış bir doğruyu götürmüyordu.Mesut Konukçu