Arama

Popüler aramalar

Terim ve Kocaman'ın 3 maçı

Maçın başında Fenerbahçe önde oynayıp golü buldu sonra Galatasaray itmeye başladı rakibi. Bundan sonra Fenerbahçe rakip alana hiç geçemedi neredeyse. Çünkü tüm sezon olduğu gibi Fenerbahçe kontratak yapamadı.
Terim’in golü bulduktan sonra yine önde oynama tercihi de sonuna kadar doğru. Çünkü geriye çekilmek Fenerbahçe’yi buyur etmek olurdu. Ve Fenerbahçe yine kontratak yapamadı. Nitekim bu dönemde Galatasaray’ın yüzde 99’luk 3 gol pozisyonu var.
Fenerbahçe’nin bulduğu bir baskın golü değil. Yani Terim’in takımı risk aldığı için yemedi golü. Savunma yerleşikti. Yerleşmiş savunmada zincirleme 4 hatayla gelen bir sayıydı. Eboue kafaya çıkmıyor. Semih çizgiye kaçıyor. Ujfalusi Stoch’u kaçırıyor ve Muslera erken yatıyor. Ya da 3 becerili hareketle gelen gol diyelim. Özer’in kafası, Bienvenu’nün pası ve Stoch’un soğukkanlı vuruşu.
Ancak ne bir kontratak ne de bir set golü. Bu golün Terim’in takımını öne çıkarmasıyla hiçbir alakası yok. Ve bu yönde yapılan eleştiriler de ezbere yapılmış klişe fışkırtmasından başka bir şey değil.
Fenerbahçe’nin etkili olmasını engellemek istiyorsanız oyunu onun sahasında oynamalısınız. Terim de bunu yaptı ve haklıydı...
Aykut Kocaman’ın takımı ise pas oyunundan başka hiç bir planı kabul etmiyor gibi. Hızla orta sahayı da geçseler hemen durup yan pas yapıyorlar ve sete dönüyorlar. Dolayısıyla baskı yerken rakibi geri koşturup yoramıyorlar. Galatasaray’ın yeniden akına kalkması zor olmuyor.
Kocaman bunu bir türlü çözemiyor. Halbuki kağıt üzerinde bunu yapabilecek oyuncuları var.
Kocaman’ın takımı 3 sonradan giren oyuncuyla golü buldu, evet. Ve bu ne olursa olsun hoca başarısıdır. Ancak rakibine karşı oynadığı 3 maçın da yüzde 70’inde baskı yiyen ve nefes alamayan da o olmuştur.
3 maçta da bu kadar sorun yaşayan Fenerbahçe son maça sorunlarını çözerek girebilir mi? İşte soru bu!

Haberin Devamı

Çakır’ın zirve şansı

Haberin Devamı

Dünya hakemliği açısından sanırım son 50 yılın en özel zamanlarını yaşıyoruz. Negatif anlamda tabii.
Ortada efsane, birinci sınıf bir tek hakem dahi yok. Bunda hakemliğin teknolojinin gerisinde kalışının yarattığı algı da var. HD, 3D örümcek ve çizgi kameralı çekimler, pierrolar vs. Yani sorun aslında hakemlerde değil de hakemlikte gibi.
Ancak ortada Collinavari bir karizma da yok. Sahaya çıktığı zaman herkesin güven duyacağı birisi. Webb, Busacca, Larrionda Bleckere’ler gelip geçiyor ama hayır... İşte Cüneyt Çakır’ın şansı da bu. Ve Çakır şansını iyi kullanırsa dünya hakemliğinin yeni efsanesi olma yolunda ilerleyebilir. Bu akşam Türk hakemliğinin zirve derecesini egale ediyor. Ve hâlâ önünde çok şans var. En büyük şansı da Cehennem Çukuru’nda yaşıyor oluşu. Türkiye’de hakemlik yapan her yerde yapar.
O taht boşta ve sahibini bekliyor.

Derbi mi El Clasico mu?

Galatasaray-Fenerbahçe maçlarının dünyanın önemli derbileri arasında gösterilme sebebi barındırdığı şiddettir.
Yoksa biz Partizan-Kızılyıldız maçlarını kalitesinden dolayı mı listeye alırız? Aynı hesap!
Bizim derbide 10 yıl şiddet olmasın bu listeden düşer.
Son zamanda başımıza bir de El Clasico karşılaştırması çıktı. Her maç çok büyük bir buluş yapılıyormuş gibi, işte o maçı o kadar ülke yayınlıyor bu maçı kimse yayınlamıyor teranesi.
U2 turneye çıktığında kaç ülkeye gidiyor? Misal, Duman çıktığında kaç ülkeye gidiyor?
Bu Duman’ın bizim için değerini azaltır mı? Duman’ın U2’dan kötü olduğunu mu gösterir? Hayır. Duman yereldir sadece bu da suç değildir.
Bizim derbimiz de yereldir. İleride bu takımlar Avrupa’da zirveye oynar, oyuncuları herkes tanır, milli takım zirve yapar...
O zaman yerel değil, uluslararası olunur. Ve maçı da bir çok ülke yayınlar...
Bu kadar basit...
Bugün için ise ‘Derbi mi El Clasico mu?’ diye sorarsanız, bin kere derbi derim...

Haberin Devamı

Volkan ve Alex

Alex bir isim, özel bir isim, ama o kadar değil...
Fiili olmalı Alex’in... Alexlemek gibi.
Fazla uzatmadan Alex diyerek anlatabilmelisin bazı şeyleri.
Çünkü o kadar farklı Brezilyalı.
Canını yaktığı rakiplerince de sevilmesiyle farklı Alex. Onu en çok sevenlerce tartışılmasıyla... Alex bir devri anlatıyor Türkiye’de.
Volkan ise farklı. Onu ya çok seversin, ya da nefret edersin. Çünkü o net bir karakter. O sözünü sakınmadan, çok düşünmeden, vurup kırarak yapıyor işini. Ama o da tartışılmaz işte. Sevsen de nefret de etsen kesemezsin milli takımdan...

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü