Arama

Popüler aramalar

Sorun ortada!

Haberin Devamı

Fenerbahçe pivot özelliği olan tek oyuncusu Webo’yu kaybetti. Bu özellikleri çok gelişmiş olmasa da olağanüstü gücüyle teknik eksiğini kapatan Emenike’yi de...
1 ay boyunca bu oyuncular olmayacak. Nasıl dönecekleri konusu da şüpheli.

Peki Fenerbahçe bu eksiğini nasıl kapatacak? Belki bu yazı çıktığında bir transfer yapılmış olacak. Bu konu kuşkusuz önemlidir. Ancak işin temelinden kaynaklanan ve zaman zaman gün yüzüne çıkan sorunu da görüp çözmeden çıkış bulmak kolay olmaz.

Devre arasında yazdıklarımın üzerinden geçerek konuya bakalım...
Pas oyunu önceliği ve anafikriyle kurulmuş bir takım bu...

Yanal bu takımı dönüştürürken 3 temel durumun üzerinde durdu.

1-Temelde takımda driplingçi orta saha eksikliği var. O zaman orta saha ön alan presiyle oyuna girecek. Pasla vakit kaybedilmeyecek. Oyun zaten orada oynanacak.
2-Takım topu ileriye ya Caner’le ya da Gökhan’la taşıyacak, böylece hücuma genişlik kazandırılıp 3 hücumcuya kanallar açılacak...
Ya da direkt oynayıp ileride presle kapılan toplarla akın sürekliliği sağlanacak.
3-Bunu yapmak için takımın boyu kısa tutulmalı ki, orta saha ve kanatlar sürekli geri koşmak zorunda kalmasın. Dolayısıyla Topal’ın yardımıyla Alves ve Egemen öne çıkmalı rakip hücumcu(yla)larla kontakta kalmalı.

Fenerbahçe bu plan üzerinde çok iyi gitti.

Ön alanda pres yapan takımlara karşı zorlandı ama maçın belli bölümlerinde rakibin presini kırıp oyunu bitirdi.
Geriden çoklu pasla çıkan takımlara karşı da oyunun boyunu kısa tutamadığı zamanlarda zorlandı ancak bunu da çoğu maçta ön alan presiyle pas kanallarını tıkayarak çözdü.
Çözemediği maçların temel özelliği Alves ve Egemen’in geri kaçmaktan hiç vazgeçmediği oyunlar oldu. Yani geniş alanda yakalandıkları zaman...

Şimdi sıra savunmada!

Burada bir parantez açalım... Geniş alanda yakalanmak arkada uzun boşluklar bırakmak anlamına gelmiyor. Rakibe uzak kalıp top aldırmak ve rahat hareket imkanı sağlamak anlamına geliyor. Fenerbahçe sadece bu maçları kaybetti. Ve sadece bu maçlarda zorlandı.

Çok açık ki Eskişehir yenilgisi de sadece bu ikili üzerinden anlatılabilir. Tek sorumlu Alves değildir kuşkusuz. Ama sadece Alves’in rakiplerine uzak kalması sebebiyle 2 gol yendiğini söylersek yanılmış olmayız.

Bu isimlerden bağımsız olarak Karabük maçında da farklı değildi.

Ersun Yanal kendisinin de çok iyi bildiği bu sorunu çözebilecek mi, çözemeyecek mi? İşte soru budur. Bu olmadan ön alan presinde devamlılık sağlanamaz.
Defalarca Fenerbahçe’nin başarısını ‘ikna etmek’le tanımladım. Takımı ve taraftarı kazanacağına ikna etmek, rakibi de mutlaka eninde sonunda kaybedeceğine...

Şimdi ikna edilmesi gereken bir savunma var Yanal’ın karşısında.

Ne zaman 3’lü ne zaman 4’lü


Dün de yazdım. Galatasaray’ın Bursaspor karşısında aradığı sadece bir galibiyet değil fazlasıydı. Rakibe ve camiaya sert ve net bir mesaj.

Bunu yaptılar...

Bunu yaparken dizilişle de şaşırttılar. 3’lüymüş gibi duran bir kadro 4’lü dizilişle rakibi perişan etti.
Bunun bir maç öncesi tercihi mi, yoksa maç içi gelişmesi mi olduğunu bize zaman gösterecek.
Bursaspor, Kazım, Sercan, Sestak tercihiyle değil de geriye de dönen bir hücum arkası/kanat üçlüsüyle sahaya çıksa Mancini savunma göbeğini yine 2 kişiyle bırakır mıydı? Soru bu... Açık söylemek gerekirse ben emin olamıyorum. Hatta bunun Melo’nun gördüğü boşluk üzerine ileri çıkışıyla oluştuğundan da şüphelenmiyor değilim.
Böyle olunca, bunun, arkada savunma dörtlüsü dışında neredeyse sadece Şamil’i bırakan Bursa’ya karşı saha içinde oluşan bir maç içi kararı olması mümkün.

Formül çok net

Yani Eskişehir haftaya daha iki yönlü ve kalabalık bir orta sahayla çıkarsa Mancini yine 3’lüye dönebilir.

Galatasaray’ın dizilişlerden bağımsız olarak farklı olmasının nedeni ne peki?

Caner ve Gökhan’ın yaptığı işi yapabilecek, savunma yönünde tehdit edilmeyen bir kanat organizasyonu. Eboue, Sabri, hatta Hakan sezon başında Gaziantep sonra da Kopenhag maçlarına benzeyen bir hücum genişliği sağlamayı başardılar.

Sneijder bu geniş alandan doğan boşluklarda markajdan kaçtı ve işi bitirdi.
Şimdi bu durumun ne kadar sürdürülebilir olduğunu göreceğiz.

Hesap çok net... Galatasaray hücum genişliğini bu kadar uzun süre bu seviyede tutabilirse Sneijder hep boşluk bulur. Ve Drogba ve Burak da bu kadar formsuz olmaz.
Ancak bunun ne kadarı rakibin kadro tercihlerinden kaynaklanıyor?

Sneijder maçların yüzde 90’ında sahada olur mu?

Mancini’nin diziliş ve Melo’nun ne kadar önde olacağı tercihleri pazar günkü ayarlara fikslendi mi?
İşte Galatasaray’ın geleceğini bu soruların cevaplarında...

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü

‘’Buradan devam!‘’

04 Şubat 2014, Salı 01:30
YAZININ DEVAMI