Sorun keşke Alex olsa
Haberin Devamı ›
Abartmıyorum. Avrupa’da bu 3’lüyle idare edemeyecek sadece 5 kulüp bulabilirsiniz. Oyunu ileri yıkabildiğiniz her zaman bunu yapmak mümkün. Diğer hemen her ligdeki her kulüp, her zirveye oynamak isteyen her teknik adam bu üçlü üzerine bir yapı oluşturabilir. Yani sonuç şu: Dün de görüldü ki Alex’siz Fenerbahçe’nin tek farkı Alex’siz olması. Başka özel bir değişiklik yok.
Fenerbahçe yine evinde oynadığı hemen her lig maçında olduğu gibi ilk 20-30 dakika önde oynamayı başardı. Hasan Ali’deki kıpırdanma, nihayet adam geçme çabasına girişi en büyük artılarıydı.
Golden sonra savunma, akınları önde desteklemekten çekinmeye başladı. Savunma önündeki 3’lü orta saha ile birlikte geri kaçtılar. Selçuk ve Topal’ın özel çabasını övmekle birlikte oyunun boyunun uzadığını herhalde herkes görmüştür. Böyle olunca oyun hakimiyeti de, akın sürekliliği de, rakibi yormak da ulaşılmaz bir hedefe dönüştü. Biliyorsunuz ki, bütün bunlar Alex varken de oluyor. Alex yokken de. Tek fark Alex’in artılarından yararlanmak söz konusu değil. Hikmet Karaman’ın ya herru ya merru diyerek tüm hücumcularını sahaya sürmeye başlaması boyu uzayan oyunda maçın kahramanının Mert oluşu. Yine skoru tutan Fenrbahçe’nin kalecisi. Mert’in attığı temellerin üzerine Antep orta sahayı boşaltınca da Sow-Kuyt kalitesi işi bitirdi.
Toparlayalım. Sorun Alex değil. Onsuz ya da onunla orta sahanın takımı birbirine entegre etme yetersizliği. Dünya çapında bir hücum hattını kullanmak için önce çözülmesi gereken bu.










