Arama

Popüler aramalar

Sezonun yıldızları

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Selçuk İnan

Selçuk İnan, Burak Yılmaz’la birlikte bu köşede en çok yer bulan oyuncu son 2 senedir. O özel bir adam. Hangi seviyede oynarsa o takımın kalbi olabildiği için. O sırada bir üst seviyede olduğu kimsenin aklına gelmiyor belki. Ancak seviye yükselince orada da sivriliyor. Bu Türkiye’de az bulunur bir durumdur. Genelde bir oyuncu bir kulüpte sivrilir çok açık farkla takımın en iyisi gibi gözükür. Sonra transfer olur kadroya bile giremez. Yani yıldızlaştığı kulüpte yüzde 99’da oynarken bir sonraki takımda yüzde 30’da kalır. Selçuk şu ana kadar gittiği her takımda önce yüzde 80, sonra yüzde 85, sonra yüzde 90’la performans gösteriyor.
Onun için ligin Fernandes’le birlikte Real Madrid’de oynayabilecek iki oyuncusundan biri dediğimde “Hadi canım o kadar da değil” diyenler bunu atlıyorlar. Manisa’dayken Trabzonspor’da büyük bir yıldıza dönüşeceğini kimse düşünmezdi. Trabzonspor’dayken Galatasaray’ın farklı liderliğinin en önemli aktörü olacağını da... Selçuk içinde olduğu takım iyileştikçe çıtasını yükselten bir adam. Real Madrid iddiam da bununla ilgili. Ya da Galatasaray Real seviyesine yeniden çıkacaksa onun katkısının en büyük olacağı. Eğer milli takımda onun yanına bir tandem bulabilirsek Abdullah Hoca’yı çok şanslı sayacağım. Ya da o bulursa Dünya Kupası’na gitmiş kadar başarılı olacak. Ya da zaten gidecek.

Muslera-Taffarel


Muslera senelerdir yakından takip ettiğim oyuncularda. Dünya çapında 5-15’inci sıralar arasında görürüm. Ya da görürdüm diyelim bu sene ilk 5’te. Hiç tartışmasız kariyerinin en iyi sezonunu yaşıyor. Zaman zaman görülen öğrenilmiş ve kanıksanmış sakarlığı tamamen tedavi edilmiş durumda. Ama asıl önemlisi pozisyon alışındaki ilerleme. Hiç ama hiç yanlış bir yerde durmuyor. Çoğu kaleci savunması sayesinde büyür. O savunmasını büyütüyor.

Alex De Souza


Cihat’lar Lefterler, Canlar Fikret’lerden sonra gelen ilk oyuncu artık o. Hagi mi Alex mi tartışmalarına girmek yanlış. Ama Fenerbahçe için Alex, Galatasaray için Hagi’nin ifade ettiğinden sanki daha fazlasını ifade etmeye başladı. O ya da diğer daha iyi ya da daha başarılı tartışması değil bu. Bir taraftar için bir oyuncunun ifade ettiklerinden bahsim. Bu sezon Kocaman’la birlikte yaptığı komutanlık Fenerbahçe’nin kaderini değiştirdi. Ayrılanlardan olsa, Fenerbahçe play-off’a tutunamazdı. Sıralamada geriye düşerdi büyük olasalık. Ve hem kulüp içi muhalefet büyür, hem de Aydınlar Federasyonu ceza konusunda rahatlardı. Onun takımla büyüyen direnci çok şeyi değiştirdi.

Webo-Kamara
4 büyüklerin tamamında direkt 11 oynayacak bir oyun kesinliği. İki oyuncuda da dikkat çeken en önemli özelik bu. Rahat, 360 dereceyi kolaylıkla kontrol edebilen. İstediğini topa ve rakibe yapabilen olağanüstü bir iktidar. İkisini de izlerken bu kadar zor işleri bu kadar kolay yapmalarına şaşırıyorsunuz. Ligin çok üzerinde bir durum bu. Eskiden Anadolu takımlarında böyle yerli oyuncular çıkardı ve onlarla övünürlerdi. Şimdi bunu asla olmuyor. Biz de ancak bu oyuncuları yurtdışında bulup getirenleri öviyoruz. İthalat dünyası...

Manuel Fernandes
Onun takımı için önemi herkesten daha farklı. Belki Selçuk Şahin’le ve Alex’le karşılaştırılabilir. Anca yine de farklı. Çünkü onsuz Beşiktyaş’ın kazanma ihtimali yok. Bu durum neredeyse kendi takım arkadaşları tarafından da kabul edilmiş. Bİr çok sosyal problemi olduğu baştan buyana konuşuluyor. Verdiği mücadelenin tamamen şahsi bir kariyer kurtarma opreayonu olduğu konusunda da herkes hemfikir. Ama ne fark ederki bu sezon ortaya koyduğu oyun kesinlikle sezonun en parlaklarından biri. O hem virtüöz, hem takım oyuncus. hem şutör hem pasör, hem golcü hem savunmacı. O bu ligin gördüğü en büyük dünya starı performanslarından biri.

Erman Kılıç


Sivasspor ilk 4’te olmayı hak etti. Buna karşı koyanın Manuel Fernandes olduğunu söylemem lazım. Takım olarak ligin en kompakt ekiplerinden biri Sivas. Eğer ortalama üstü bir santrforları olsa daha yukarısını da alabilirlerdi. Bu takımın yaratıcı zekası ve isyankarı ise Erman Kılıç. Kesinlikle milli takımı hak ediyor. Hatta milli takımın ona ihtiyacı var.

Burak Yılmaz
Bu ülkenin tüm gençlerine, ilk seferinde, ikincisinde, üçüncüsünde kaybetmiş başaramamış olanlar büyük bir hayat dersi Burak. Hakkında fazla bir şey yazmayı gereksiz görüyorum. Beni haklı çıkardığı için kendisine teşekkür ediyorum. Burak Yılmaz tartışması artık bitmiştir. Boşuna kimse nefes tüketmesin.
Biliyorum Elmander, Stoch vs. çok fazla oyuncu var. Necati, Egemen, Colman vs. Daha zaman var. Hepsini konuşuruz. Ama yukarıdakiler en farklı olanlar tabi benim için...

***************************************

Play-Off

Böyle bir kuraya gerek yoktu. Son iki haftaya ilk sıradakilerin maçı kalır deseniz zaten sorun kalmaz. Zaten play-off lig usulü olmaz. Doğası gereği eleme gerektirir. Bunu yapmak da imkansız olduğunda göre kura yapmak ya da yapmamanın bir önemi yoktur.

Etik mi dediniz?


Muslera’ya penaltı attırmak tartışma yaratır. Ya da bu durumda bir kaleciye demeli. Eğer aynı durum Fenerbahçe tarafında olsa Galatasaraylılar da itiraz ederdi. Bu doğal bir tartışma. Zaten Terim bu kararı verirken, sorun çıkacağını biliyordur. Maç yazımda da belirttiğim gibi böyle bir karar belli bir acımasızlık gerektirir. Ancak etik bir sorun yoktur. Hem de hiç... Kalede bir kaleci vardır. Topa vuran da risk almış bir kalecidir. Yanı aslında belli bir cesaret de gerektirir. Yani cesaret var, acımasızlık var ama etik sorun ya da saygısızlık yok.