Salih'in yolu

Haberin Devamı ›
Bunun biz medya tarafından “yazmayın, övmeyin” başlıklarıyla verilmesi de yanlış. Öyle bir şey söylemiyor Kocaman. Bunun doğal olduğunu ama sorun yaratabileceğini söylüyor. Haklı. Ancak bunun da başka bir yolu yok. Fenerbahçe’de oynamak, yıldız adayı olmak, önce baskıyla, sınırsız övgü ve eleştiriyle başa çıkmayı gerektirir. Kondisyon, taktik bilgisi ya da yetenekten daha önemlidir bu. Çelik gibi olmak için en sıcaktan en soğuğa girmek gerekir. Darbe almak gerekir... Salih’in sahip olduğu yetenek ve oyun görgüsüyle gideceği yolun sonu yok. Yapabileceklerinin sınırı yok. Çok uzun süredir karşılaştığımız en iyi 18’lik o. Bu durumla yüzleşmek zorunda. Eğitiminin, yolunun ve kaderinin parçası bu. Biz yazacağız, öveceğiz, eleştireceğiz. Zamanı gelecek yerden yere vurulacak. Bunlar olmadan olmaz. Eğer buradan çelik gibi çıkarsa sadece Fenerbahçe’nin değil, dünyanın starı olabilir. Olabilir mi? İşte kararı o verecek...
Bir küçük uyarı: İki maç üst üste attığı gollerden sonra hülyalara daldı bir müddet. Normal. Yaptığı işe inanmaya çalışıyor o an. Bizim genç anlayışımızla bakarsak cenin o... Bunu atlatır. Zamanla atlatacak. Atlatacak ki 90 dakika aynı yoğunlukla oynayacak. Yeteneğinin, fiziğinin hakkını verecek.
Demirören Türküsü
Çok basit bir matematikle soruyorum: Eğer Fenerbahçe ve Galatasaraylılar teşekkür etme eyleminde bulunacaksa, Beşiktaşlılar eylemsiz mi kalacak? Onlar ne yapmalı mesela? Hesaplarla ilgili yanlış bilgi verme, hem de üst üste 2 kez yanlış bilgi verme nedeniyle men edilmiş olanın da bir eylemde bulunması gerekmez mi? Hem konu BJK’ysa tek sorumlu olan Demirören’ken...
Demirören’in bu politikası doğru değil. Susup izlese, beklese, diğerleri ‘Hani Türk futbolu ölmüş bitmişti’ sloganlarına başlamışken, o sadece durup izlese kazançlı çıkar. Ama yapamıyor. Kendisini tuzağa düşürüyor sürekli. Doğru bir algı yönetimi değil bu! Ülkenin tüm statlarında sıklıkla tekrarlanan ‘Yeter Yıldırım Demirören’ bir tezahürat olmaktan çıkmış, artık herkesin diline pelesenk olmuş bir türküye dönüşmüşken bu söylenir mi? Yakında TRT repertuvarına girecek neredeyse... Teşekkürse, kültürümüze bu katkı için teşekkür ederim ben... Ama asıl teşekkürü sonraya saklıyorum. En sonuna... Her şeyin biteceği güne...
Zenci tercüman Mourinho
“Mourinho’nu elinden al Ronaldo’yu bakalım ne yapacak?” Bu da yeni bir “Bu Barça’yı yönetmek ne ki? Guardiola ne yapıyor ki!” mevzuu. Bakın ben, “Alzas’ın güneyi Afrika” diyen Alman gördüm.“Pirene’lerin güneyi Afrika” diyen Fransız da. “Roma’nın güneyi Afrika” diyen İtalyan... “Andalus’ta millet bütün gün uyusun diye mi çalışıp onlara otoyol yapıyoruz?” diyen Katalan’ı da. İşte bu dünyada, burnu büyük kuzey ve batı Avrupa’da bir Portekizli esmer çıkıp dünya futbolunu sallıyor. Hem de biz hepimiz “futboldan gelmeyen futbol hakkına konuşamaz bile” demeyen futbolcuyu az görmüşken. Açık konuşalım: Burnu büyüklüğün başkentleri Milano, Londra, Madrid ve belki şimdi de Paris’te tanrı katına çıkmış ‘tercüman’ bir Portekizli’ye, “Ne var canım. Herkes yapar” demek bir ahlak değil, zeka sorunudur.
Kırmızı kart cezası ertelenir mi?
Soru basit: Hayatında belki de tek Dünya Kupası ya da Şampiyonlar Ligi Finali oynama hakkı kazanan bir oyuncunun yarı finalde gördüğü ikinci kart affediliyor mu? Bakın bu bir vicdan işidir. Ve buna rağmen bu haktan mahrum edilir futbolcu. Bence doğru değil ama durum böyle. Bariz gol şansını tamamen oyun gereği engellemiş bir oyuncu hem o maçta 80 dakika hem de bir sonraki final maçında oynayamıyor. Durum bu. O zaman kırmızı kart cezası hiç çekilmeden ertelenemez. Birini çekse ikincisi affedilse neyse. Selçuk İnan’da olduğu gibi. Ama eğer erteleniyorsa da haftaya Bobo sahaya çıkar. Çıkmazsa ben sahaya girerim haberiniz olsun... Bu arada bu karmaşa için de teşekkür etmeli miyiz Sayın Başkan?
Gökhan Zan olayı
Ben, Gökhan’ı beğenirim. Ayrıldığı dönemde de Beşiktaşlılar’la bu konuda ters düştük. Eleştirildim. Dolayısıyla şunu bilirim: 10 yıldır “Bu Gökhan niye oynamıyor?” diye soran bir tek Allah’ın kulu görmedim. “Neden Milli Takım’da oynamıyor?” diyen de. Cezanın ertelenmesini yanlış buluyorum tekrar edeyim. Ve mutluyum da... Onun oynamasının bir değeri olduğunu hemen herkes kabul etmiş durumda. Bu günleri de gördük...
1461 - Trabzonspor
Başından bu yana bu tehlikeye dikkat çekmeye çalşıyorum. Trabzon yönetimi çok zor olan bu süreci maalesef iyi yönetemiyor. İtiraf ediyorum nasıl yönetilir sorusuna da tam bir cevap bulamıyorum. Çünkü iş zor. Ama şu anda ortaya çıkan bir gerçeğin de altını çizmek lazım: Bugün şehrin tüm pozitif enerjisini 1461 çekiyor, tüm negatifini de Trabzonspor. Hedefsiz bir organizasyona tüm pozitif enerijinizi harcamak bile başlı başına bir sorun. Bırakın negatifi...
Kamu spotu
Madem tv’lerde reklamlardan çok kamu spotu var. Ben de bir öneride bulunayım: Ambulansa yolda nasıl yol verilir? Kimse bilmiyor çünkü. Tabi ardına takılıp kaza yapmak dışında.