Ne Baros'suz ne Baros'lu
Melo, Selçuk’u farklı kılan iki yönlü oyunun yerini Melo’nun önstopere döndüğü bir futbol alıyor. Selçuk’un da hücum verimliliği azalıyor.
Haberin Devamı ›
Verimliliğini azaltan bir başka faktör ise bu yapıda araya kaçmayı bilen bir oyuncu olmayışı... Baros bunu yaptığı için farklı. Diğerleri ayağa top istiyor.
Sezon başından buyana fikrim aynı. Ve 57’den sonra açıkca da görüldü ki, Galatasaray’ı iyi yapacak olan, Semih Ujfalusi, Selçuk-Melo, Baros-Elmander omurgası. Dün başka bir planla işler yürümedi. Ancak 57’deki değişiklikler sonrası Melo’nun yine fazla geride kalması ve Engin’in tamamen doğaçlama oyunu dışında çok daha iyiydiler. Baskıyı kurdular. Fakat ama sinirlerine hakim olamadılar ve Baros atılınca baskı dağıldı.
57’den önce Galatasaray’ın duran toplar dışında bir önemli silahı yoktu. Ancak ona da 9 kişiyle gidince Antalya etkili bir iki kontratak yaptı. Golü de buldu...
Antalyaspor genelde ayağa pasla çıkmayı seven bir gelenek oluşturdu. Ama bazı büyük maçlarda bunun oldukça dışında çıkıyorlar. Dün de Mehmet Eren merkezli bir kontra şablonu benimsemişlerdi. Ve açıkçası bunu dengesi bozulmuş Galatasaray savunması karşısında ilk yarıda etkili yaptılar.
Haberin Devamı ›
Ancak 2. yarıda ev sahibi orta saha daha iyi hücuma çıkınca onların kontratakları da azaldı. Garip gibi durabilir ama öyle değil.
Bir transfer sorusuyla bitirelim: Hayır Necati değil!
Bir dünya markası ve cazibe merkezi olan, Alman, Rus ve İngilizlerin ev bellediği Antalya şehri nasıl iyi yabancı oyuncu bulamaz? Hatta aramaz ve Arena’ya tek bir yabancı oyuncu olmadan çıkar! Anlamak mümkün değil...










