Mutlu olmalı mıyız?
Haberin Devamı ›
Evinizde isabetli şut dahi atamadan 3-0 yeniliyorsanız, deplasmanda aynı sonuç görece ilerleme sayılır. Hele bir de maç boyunca topa sahip olup oyunu 0-0 götürdüyseniz kendinizi çok başarılı da görebilirsiniz. Bir de üzerine direkten dönen ve direğe sürten 2 şutunuz da varsa ne ala. Ancak durum aslen pek de öyle değil. Biliyorsunuz ki ilk maçta da top sürekli bizdeydi, ancak onlar skor arıyor, kalabalık olarak ceza sahamıza girme güdüsüyle hareket ediyorlardı. Bu maçta bu riske girmediler. Yine son derece organize bir orta saha savunması yapıyorlar, savunmayı asla defans göbeğindeki iki ağır oyuncuya bırakmıyorlardı. Dün de öyle oldu. Selçuk’un ve Hamit’in şutları dı∫ında hep aynı şeyi yaptık. Orta sahada rakibi yerinden oynatmayan yan toplarla (bunlara hazırlık pası denemez) sağa sola hareket edip finalde, genelde Selçuk’la Umut-Kazım ikilisine top şişirdik. Gordon ve Simuniç’i kahraman yapacak bu yegane oyundan da bir şey çıkmadı... Halbuki sahada bir kaos yaratmak lazımdı. En azından bu maçta Hiddink’in sürekli bir dezavantaj olarak gördüğü duygusallığımızı tek bir maç için de olsa avantaja dönüştürecek bir hamle gerekliydi... Hiddink bunu yapmadı ya da yapamadı. Bunun sonucu olarak rakibi yerinden oynatmayı değil, sürekli yan pası düşündük. Onlar da bunu istiyorlardı. Son 20 dakikaya kadar kontra bile denemediler doğru düzgün. Ceptekine baktılar. İlk maçın yoğun şoku nedeniyle bu skor ve oyun iyi gelecektir kuşkusuz. Ama gerçek olan şudur: Dün onlar kendilerine ne lazımsa her şeyi yaptılar. Biz ise sadece topla oynadık. Kimse kusura bakmasın yenilmediğimiz için mutlu olamayacağım...










