Milli Takım'a Güneş lazım

En baştan söyleyeyim:
Haberin Devamı ›
Milli takım teknik direktörümüz değişmeli.
İsim önemli olmayabilir...
Hayır! Kanımca önemli tabii. Hatta bir adayım da var...
Ama asıl anlatmak istediğim başka.
Hiddink vs. değil mevzuu.
Yerli yabancı vs. de değil...
Hayır, genç yaşlı işi hiç değil...
Bakınız;
Teknik direktörlük de bir form işidir.
Tıpkı futbolculuk gibi periyodik bir sıklıkla oyunun bir parçası olmayı gerektirir.
Sahada olmayı...
Saha kenarında oyunu okuyabilme işini her maçta yeniden öğrenmeyi.
Teknik adamlık bir form ve alıştırma işidir.
Ferguson gibi 25 yıl bir kulübü çalıştırsanız da hala her hafta, her maç bir alıştırmadır... Her hafta öğrenilecek daha doğrusu hatırlanacak şeyler vardır.
Ve sahaya çıkma sıklığı en az futbolculukta olduğu kadar önemlidir...
Bugünün milli takım hocalık sistemi ise küresel bir saçmalıktır.
Hani biz Hiddink’i tartışıyoruz ya.
Yılda toplam 30 gün işinin başına geçiyor diye.
Bunu tartışmak yanlıştır...
Çünkü yaptığı iş hakikaten de 30 günlük bir iştir.
Ve Hiddink bu şekilde G.Kore ve Avustralya’yla, asıl önemlisiyse koskoca bir spor mirasının üzerinde oturan Rusya’da başarılı olabilmişti.
Haberin Devamı ›
Hatta Avustralya ile birlikte PSV’de kulüp tarihinin ikinci en başarılı dönemini yaşamıştı hatırlarsınız. (İlkinde de o hocaydı)
Ve unutmayalım ki, Rusya’yla birlikte bir Chelsea rüyası da yaşamak üzereydi ama İniesta son saniyede bunu yıktı.
Tabii söylemeye gerek yok, Rusya ve Avustralya ile de son derece başarılıydı. Çalıştığı 3 ülkeyle de ülke tarihinin en yüksek başarısına ulaşmıştı. (SSCB’yi başka bir ülke sayarsak)
* * *
Aslında bu durumun anlattığı şudur. Hiddink özelinde de, genelde de...
Milli Takım Teknik Direktörlüğü yılda toplam 30 günlük bir iştir.
Ve bugünün dünyasında sıradan, eğitimsiz konvansiyonel tarım işçisi bile daha fazla çalışmaktadır.
Ve tabii sadece 30 gün çalışırsanız paslanırsınız. Formdan düşersiniz...
Dolayısıyla Milli Takım Teknik Direktörlüğü kesinlikle bir yan iştir.
Eğer bütün bir ülkenin futbolunu yeniden yapılandırmak gibi bir misyon sözkonusu değilse tabii.
Ama tabii eğer böyle bir misyon varsa da milli takım teknik direktörlüğüne sıra gelmeyebilir.
Peki bu iş nasıl olacak derseniz.
1-Milli takım teknik direktörü ülkede çalışan bir teknik adam olmalıdır.
2-Ve mümkünse kulüp olarak uluslararası alanda da var olan bir ekibin lideri olmalıdır.
Yani uzatmayalım, eğer Burak Yılmaz lig üstü kupa... Derken Şampiyonlar Ligi... Bir de baktım ki Milli Takım, dolaşıp duruyorsa Şenol Güneş de aynı programı takip edebilir.
Hem kendi oyuncularını hem de ligde rakiplerde olup ‘ah keşke bende olsaydı’ dediklerini tribünden değil sahadan takip edebiliyor çünkü.
Maçta seyrettiğiniz bir adam gözünüzden kaçabilir. Ama rakibinizdeki asla kaçmaz. Çünkü başınıza beladır...
Bununla da kalmıyor. Uluslarası standartlarda futbol antrenörlüğünde neler oluyor. Sistemler nasıl farklılaşıyor. Bunu da en yakından görüyor sahadaki, özellikle de Avrupa’daki.
Dolayısıyla, umarım bu turu geçeriz. Çünkü hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var.
Ama geçsek de geçmesek de Şenol Güneş benim Milli Takım Teknik Direktörlüğü’ne adayımdı...
Haberin Devamı ›
Söylemeye gerek yok: Trabzonspor’dan ayrılmamak kaydıyla...
Hani bir genç vardı
Bunun bir de eski Türk filmlerine özgü romantik yönü olacak kuşkusuz.
Sahneyi anlatmaya gerek yok.
Olgun yaşlarına gelmiş kahramanımız “hani genç vardı” diye başlayarak seslenir ya hasmına... Güneş de bize aynı şekilde başlayabilir böylece...
-Hani vizyonsuz, misyonsuz ve karizmasız bir genç vardı, hatırlar mısın diye!
Yanında aynı yoldan geçmiş, Burak’la, Serkan’la Tolga ve diğerleriyle...
Hatırlamaz olur muyuz...
Geçmeliyiz
Geçen hafta geniş geniş yazdığım için bu hafta pek girmedim. Kısaca tekrarlayalım. Hırvatistan’ı geçmeye ihtiyacımız var. Hiç olmadığı kadar, bu yaz Milli Takım’la yarışmanın içinde olmaya ihtiyacımız var. İtalya 82 ve 2006’da büyük şike skandallarından böyle çıkmıştı. Yine çok zarar gördüler. Avrupa’nın bir numaralı ligi olmaktan şike ve doping skandallarıyla uzaklaştılar. Ama bugün hala ayaktalarsa bunun sebebi Dünya Kupaları’nda verdikleri onur mücadelesi oldu.
Bugün Hırvatistan maçları özellikle bu şike skandalında adı geçen kulüplerin futbolcuları için ekstra önem taşıyor. Çünkü bu kez sadece milli takım için değil kulüpleri için ve kendileri için de ekstra mücadele edecekler. Bunu bilmeliler.
Bazen futbol maçlarına gerektiğinden fazla önem bindirilir.
Bu kez gerçekten sadece bir tur değil.
Türk futbolunun geleceği için de oynayacaklar...
Haydi, hepimiz için...