MENÜ

İstediğini alıyor

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Jorge Jesus pazar akşamı seyrettiği oyundan sonra dün de ilk 15 dakikayı gördüğünde “Herhalde bana bir tuzak hazırlıyorlar” diye düşünmüş olmalı. Ya da seyrettiğinde öyle düşünecek.
Fenerbahçe golü atana kadar organize olmakta çok zorlandı zira. Pazar akşamı olduğu gibi pek de Europa League yarı finalisti gibi oynamıyordu. Topu yarı alanlarından hiç çıkaramadılar.

Yanal’dan baskı


Ersun Yanal önde baskının dozunu artırmıştı. 2 sebeple...
1-Pazar akşamı kaçanların verdiği hırs...
2-Rakibin zaten savunmada oyun kurmada yaşadığı zorulukların bu yeni kadroyla daha da artacağını düşünmesi.
Gerçekten de Fenerbahçe 13’te golü kalesinde görene dek rakip yarı alana geçmeye teşebbüs dahi edemedi. Eskişehir rakibinin yüzünü kaleye döndürmeyen bir 5’li ön alan presi yaptı. Zaten Emre, Salih ve Gökhan oyunda yoksa Sarı-Lacivertliler’in buna yönelik bir planı kalmıyor.

Ev sahibi hükmetti...


Erkan-Necati A.Ş. Bu dönemde Necati’nin 2 şahane pasının ilkinde Erkan 1 metreden kafayla topu dışarı attı 3’te. 13’de ise aynı ikiliden gol geldi. Bu arada Veysel’in bir de direkten dönen topu var.
Ancak golden sonra enteresan bir durum oldu. Fenerbahçe’nin bu dağınık oyun kuramayan 11’i
rahatladı.

Yorgun olan kim?

Es-Es kontrollü oyuna geçip stoperlere basmaktan vazgeçti. Bunun fiziki bir açıklaması olabilir. Pazar akşamkiyle aynı 11’le sahadaydılar. Fenerbahçe’de ise sadece Mehmet Topal. Kırmızı-Siyahlılar açısından oldukça tempolu ve gergin geçen maçın yorgunluğundan çekindiler herhalde. “Ya da Fenerbahçe’yi kontrayla daha rahat vururuz. Yemeyelim yeter ki!” fikrine kapıldılar.
Ama gerçek farklı. Mehmet Topal her ne kadar hücum bölgesinde iyi top kullanamasa da Caner’le birlikte takımı öne taşıdı. Eskişehir ise hiç kontaratak yapamadı. Fenerbahçe diğer 11’iyle kolayca oyunu ele geçirdi. Golü buldu. Golden sonra Eskişehir yine önde basmak istedi ama aynı seviyeyi tutturamadılar, pozisyonlar bulsalar da. Selçuk stoperler yaklaştı ve orada bir duvar örüldü. İkinci yarıda Eskişehir orta sahadan eksiltince Fenerbahçe her ne kadar kontra bulamasa da rahat çıktı ve ev sahibinin akın sürekliliğini kırdı. Es-Es yoruldu. Ve Fenerbahçe son zamanlarda hep olduğu gibi istediğini aldı.

İşin sırrı pozisyon sadakati

Fenerbahçe son 3 maçta toplam 6 isabetli şuttan 4 gol çıkardı. Dün de 3’te 1. Bu kuşkusuz inanılmaz bir istatistik ve başarıda direkt etken. Ancak Fenerbahçe’nin ayakta kalmasını sağlayan temel faktör başka. Bu pozisyon sadakati. Oyun merkezi nerede olursa olsun 10 oyuncu neredeyse hiç pozisyon kaybetmedenoynuyor. Kocaman’ın verimli koşu dediği herhalde bu.

Goldeki el

Golde Mehmet Topal’ın eline topun çarpması doğal olarak ilk maçta Alper’in pozisyonunu hatırlattı tribünlere ve Es-Es’li oyunculara. Her ne kadar iki pozisyon birbirinden çok farklı olsa da bu normal. İlk maçta kolun direkt olarak topa gitmesi söz konusu. Dünkü pozisyonda ise Topal’ın ayağından seken topun kola çarpması. Hakemin yorum farkı bu açıdan bakıldığında anlaşılır. Kuşkusuz buna gol diyen de, değil diyen de çıkacaktır. Pazar akşamkine ise gol demek mümkün değil.

Elle oynama kuralı

Elle oynama kuralı türlü karışıklıklar yaratıyor. İki temel mesele var.

1-Hangi elle oynamalar kartla cezalandırılacak?

2- Hücum eden oyuncunun çarpma da olsa avantaj elde edip elle gol ya da asist yapması oyunun vicdanını rahatsız ediyor. Elle gol atılabilir kurala göre. Hücum eden oyuncunun her türlü elle oynaması ve topun çarpıp gol ya da asist olması durumunda kural değişmeli. Elle kolla gol atılamamalı.

YORUM YAZ