Galatasaray daha dengeliydi
Haberin Devamı ›
Fenerbahçe’de becerili oyuncuların gücü yok, gücü olanların da becerisi. Bu yüzden sadece skor ihtiyacı olduğunda gücü olmayanlar turbo düğmesine basıp normalleşiyor. Yoksa mahkum kalıyorlar. Galatasaray’da ise durum daha dengeli. Bu tip bir denklemde tedbir almak zorunda olan Yanal’dı.
Galatasaray’ın oyun kaynağını kontrol etmek istedi. Selçuk ve Sneijder’e, Baroni, Emre ve Topal’la dönüşümlü olarak baskı yapıp oyunu kurmalarını engelledi. İlk 35 dakikanın hikayesi bu planın tutmasıyla alakalı. 35’ten sonra, Selçuk neredeyse Drogba’nın yanına kadar çıktı. Baroni’yi topu aldığında boşta bırakmak pahasına hem de...
Fenerbahçe ön liberoları onun peşinden gidince bir savunma karmaşası yaşandı. Topuz’dan Bekir’e son derece uyumsuz olan hatta alan kaybetmeler meydana geldi ve Galatasaray Eboue’yi de o alana getirebilmeye ve çoğalmaya başladı. Böylece oyuna hakim oldular. Burada Galatasaray’ın elini kuvvetlendiren, Fenerbahçe’nin hücum planını direkt hızlı oyuna göre şekillendirmesine rağmen kontratak yapamayışı oldu. Belki Emenike sonrası bu oyun çok daha işlerlikli olacak. Ancak bugün Kuyt’ın neredeyse hücum organizatörü olduğu oyunun yüksek beceri ile şekillenmesi çok zor. Üstüne Gökhan Zan’ın sahada oluşuyla Webo’nun uzun hava toplarını indirmekte zorlanışı işi dün akşam daha da zorlaştırdı.
Alves 63’te kırmızı gördükten 17 dakika sonra Terim’in ekibinin hamle yapmayışı ilginçti. Umut ve Burak kulübedeyken hem de.
Galatasaray ezici şut üstünlüğüne rağmen, hem Mert’e takıldı... Hem de Burak’ın çıtayı koyduğu şut yüzdesinin altında kaldı. Drogba’nın uzatmadaki golüne kadar tek kale oynandı oyun. Bundan sonra Fenerbahçe’nin oyuna ortak oluşu, Sow’dan gelip Muslera’nın kurtardıkları ve direkten dönen ise iki takıma da mesaj veriyor. Eksi ve yenik rakibe karşı yorgun Galatasaray. Ve o dakikaya kadar neden bu kadar mahkum oynadığını sorulması gereken Fenerbahçe.
Bir derbi geleneği
Alves’in kırmızı kartı belki 30 yıllık bir derbi geleneği. Manasız kırmızı kartlar konusunda Klasik Derbimiz dünyada eşi benzeri olmayan bir sahnedir. Korner direği dibinde Drogba’ya makas, orta sahada Melo’ya kayarak yapılan faulle Portekizli yılların geleneğinin yeni bir sayfasını açtı. Geçen yıldan bu yana Engin, Raul, Volkan ve Sabri bu geleneği sürdürüyordu.
Burak ve Amrabat
Selçuk markaj altında kalınca Galatasaray’ın Sneijder-Drogba uyumundan sekenlerle Amrabat planı ilk yarıda tuttu. Birisi ofsaytta kaldığı 3 net pozisyonun içindeydi. Yani Terim’in Faslı üzerine kurduğu plan tuttu. Ancak skora yansımadı. Burak ise, plan tutmasa da, Terim ondan memnun olmasa da hep skora yansıdı geçen sene. Dün ilk yarı itibarıyla tutan ama sonuç almayan bir plandı Amrabat.
Bir başka dev: Mert Günok
20’de Drogba, 40’ta Amrabat’ın kalenin neredeyse içinden yaptığı şutlarda Mert’in büyümesi, kaleyi küçültmesi onu ilk yarının bir numaralı kahramanı yaptı. 53’de Sneijder’in şutunda da inanılmazdı. Selçuk’un vuruşunda da. Ersun Yanal’ın Salzburg maçı sonrası “Türkiye’nin en iyi 3 kalecisine sahibim” demeci abartılı gelebilir. Ama kabul etmeli ki en az ikisi tam da öyle oynuyor. Golden sonra Muslera’nın da en iyi yabancı kaleci ödülünü tek başına aldığını söylemek lazım.










