Fatih Terim çok önde
Haberin Devamı ›
Orta saha göbeğinde Selçuk ve Melo, savunmada Ujfalusi ile Semih ve ilerde Elmander ve Necati ile kurduğu altılı yapı ona normal sezon şampiyonluğnu getirdi.
Tayfur Havutçu ise ilk teknik direktörlük macerasında net olarak sınıfta kaldı. Carvalhal’ın planını daha kötü bir performansla devam ettirmek için Portekizli’yi yollamaya gerek yoktu. Galatasaray’ın altılı yapısını çözecek hiçbir şey yapamadılar. Tayfur Havutçu misal Quaresma’ya ‘Alex pozisyonunu’ verip bir kıvılcım yaratabilirdi ancak hiçbir şeyi değiştiremedi.
Yani güçlü olduğu yeri tespit edemedi. Misal, Ernst-Fernandes ikilisini orta sahın göbeğine koyup Melo-Selçuk‘a benzer bir tandem yaratabilirdi. Ancak bunu yapmadığı gibi Fernandes’i kalabalıklar arasında bıraktı, Quaresma ise daha çok Eboue’yi takip etti. Terim’in Aydın’ı oyuna alarak defansif 4-5-1’e dönmesini değerlendirecek bir alternatif plan üretemeyişinin de iyi incelenmesi gerekiyor.
Maçın kötülerinin başında hakem dörtlüsü geliyordu. Maç içi hataları ve sevapları ayrıca tartışılır ama maçı takip etmeyişleri büyük bir hakemlik ayıbıdır.
Irkçı tavır ve Emre
Türkiye’de genç oyunculara yıllarca Avrupa maçlarına çıkmadan önce rakiplerini nasıl sinirlendirecekleri öğretildi. Küfürse küfür, hakaretse hakaret... Kimse kendisini kandırmasın.
Emre Belözoğlu’nun pazar akşamı işlediğini doğruladığı, dün yalanlar gibi yaptığı ‘suç’ da işte bu şekilde öğrenilmiş bir tavırdır. Dürüst olmalı! Bu sebeple zamanında çok sorun da yaşandı. Ama biz bunlara ülke ve namus meselesi olarak baktığımız için sorunun köküne inemedik. Kapattık, suçu dışarı attık.
Pazar günü Emre’nin Zokora’ya karşı işlediği iddia edilen ‘suç’un farkı ise Emre’nin durumu.
Emre batılı bakış açısıyla ırkçılığın ne demek olduğunu ve bunun sonuçlarının ne olabileceğini bilen, bunu yaşamış bir insan.
Hem Türk olduğu için Avrupa’da ikinci sınıf vatandaş olarak kabul edildiğini söyleyenlerden o. Hem de İngiltere’de ırkçılıkla suçlanmış ama aklanmış bir figür.
Dolayısıyla bizde geçiştirilen bir durumun Avrupa’da nasıl algılandığını çok iyi biliyor. Ya da Emre’nin deyimiyle sözel olanın da içsel olan kadar önemli olduğunu. Aslolanın karşısındakinin nasıl algıladığı olduğunu.
Tıpkı Zokora’nın şu anda yaşadığı ülkede anneye küfür edilmeyeceğini bilmesi gerektiği gibi. Emre de biliyor olmalı.
Hayatı boyunda “Biz Afrikalıları severiz. Hiç de ırkçı değiliz” kandırmacasıyla ülke sınırları içinde yaşamış bir genç çocuk değil o. Bu konuya en az bir İngiliz kadar hakim olmalı.
Dedim ya çünkü hem ‘kara kafa’ olmuş hem ‘pis siyah’ demekle suçlanmış birisi.
Dolayıyısıyla Volkan’ın ‘bizim de anamıza küfür ediyorlar’ serzenişi anlaşılabilirdir. Ama yıllarca İtalya ve İngiltere’de yaşamış Emre, orası için ikisinin aynı şey olmadığını bilir.
Eğer doğruysa yaptığı suçtur.
Bunun cezası halihazırdaki kurallara göre 4 ile 8 maçtır. Ayrıca muhtemelen mahmeleik de olacaktır yeni yasaya göre.
Eğer bunu yaptıysa Emre’ye verilecek ceza aynı zamanda Sow’a ve Dia’ya “Merak etmeyin. Bizde bu tip şeyler cezasız kalmaz” demek de olacaktır.
Eğer dün ima eder gibi yaptığı üzere yapmadıysa da, Emre, Zokora’ya dava açmalıdır. Ona bu korkunç iftirayı attığı için.
Bana sorarsanız. Keşke dünkü toplantıyı tek başına yapıp, bir özür dileseydi derim.
Eğer illa birisiyle çıkmak gerekiyorsa o ancak Yobo değil, Zokora olabilirdi. Çünkü bu ancak Yobo’yu zor durumda bırakmaya yaradı.
Türkiye’de ırkçılık yok mudur?
Türkiye’de Campbell’a “yam yam” dendi mi?
Susiç’e “Bunları hele de bir Yugoslav’tan hiç hak etmedim” dendi mi?
Bu duruma itiraz edenler “O Yugoslav değil, Boşnak” diye ayrımcılığa tüy dikmediler mi?
Ülkenin hem tüm statlarında Diyabakırspor’a PKK dışarı diye bağrıldı mı?
Ülkenin hemen bütün teknik direktörleri yerli hocalar kayrılsın, sadece onlar çalışsın diye düpedüz ayrımcılığı körüklemiyorlar mı?
Mehmet Aurelio Türk Milli Takımı’na seçilince ülkenin yarısı ayağa kalkmadı mı?
Bakın! Dünyanın her yerinde ırkçılar ayrımcılar vardır. Irkçlılık ayrımcılık da vardır. Türkiye de dünyadadır.
Bizde yoktur diyen zevata söyleyeceğim şudur:
Türkiye’de ırkçlılık olup olmadığına siz karar veremezsiniz. Gidin Roman’a, Musevi’ye, Ermeni’ye Rum’a, Süryani’ye, Tarlabaşı’ndaki Afrikalı’ya sorun.
Lozan’da azınlık olduğu kabul edilmiş ya da edilmemiş tüm renklere sorun. Onlar “Hayır Türkiye’de ırkçılık yok, biz hiçbir ayrımcılığa maruz kalmıyoruz” diyorlarsa tamam... O zaman kabul. Ama o zamana kadar bu zırvayı bir kenara bırakın.










