Fark olabilirdi
Haberin Devamı ›
Bizim stoper dediğimiz futbolcu türüne bir çok batılı teknik adam süpürücü der. Yani 4’lü savunma oynuyorsanız aslında 4 süpürücülü oynuyorsunuzdur. Yani herkes birbirinin liberosu olur. Herkes birbirinin arkasını toplar. Bizde bu süpürme işi bir dönem tandemle anlatıldı hatırlarsınız. Yani göbekteki iki stoper birbirinin arkasını toplar anlamında.
Bu kavramlar çerçevesinde Beşiktaş savunmasının durumu ilginçti. Bizim tabirimizle 4 stoperle, 4 süpürücünün de ötesinde bir süpürme kabiliyetiyle sahaya çıktılar. Ancak buna rağmen arkaya atılan her top gol pozisyonu oldu. Özellikle iki devrenin de ilk 25 dakikasında bunca şanstan yararlanamayan Trabzonspor’un 2 temel sorunu vardı. Öncelikle Adrian onca yeteneğine rağmen hâlâ uyumsuzdu. Pas, hız, hedef ve zamanlamasında çoğunlukla arkadaşlarının beklentisinin dışında işler yaptı. Kim hatalı bilmiyorum ama çok olmadı.
Sonra! Ne gariptir ki Burak’ın olağanüstü sezon performansına rağmen dün garanti santrfor arandı. O kadar seviye altına düşmüştü ki (yine de gol buldu) Cenk’in kurtarışlarına bile değer katamadı.
Bunun dışında iki takım da orta sahasız oynadı diyebiliriz. Zokora-Fernandes ikilisi oyundan çok birbiriyle ilgili olunca iki takım da rahatça rakip ceza sahasına yaklaştı. Trabzonspor tüm eksiklerine, Olcan-Volkan-Adrian-Burak 4’lüsünün bütün uyumsuzluklarına rağmen savunmada rakibine oranla daha organize olduğu için daha fazla pozisyon buldu, sonunda maçı da kazandı.
Ancak Beşiktaş’ın öne geçmesi, Almeida’nın bu kez ön direkte bulduğu gol önemli. Önce arka direk kafaları dışında bir sayı bulmasıyla. Sonra Quaresma’nın pasının Galatasaray maçının son saniyesinde attığı pas kadar bilinçli ve yerinde olmasıyla. Ardından Tolga’nın form düşüklüğüni işaret etmesiyle. Tolga bunları yemediği için hayret uyandırıyordu. Şimdi maalesef sıradanlaşıyor. Ama asıl önemlisi, golün Beşiktaş’ı ayağa kaldıramayışı ve Trabzonspor’u da moral olarak düşürmeyişiyle...
Şu kadın seyirci işine gelince. Uygulamanın ilk gününden bu yana yazıyorum. Yarın daha geniş yazacağım. Öncelikle... Bu asla bir pozitif ayrımcılık değil, aksine negatif ayrımcılık, ayrımcılığın dibidir.
Ama daha fazlası var. Soru sormaya ve düşünmeye devam edelim:
-Ya 10 tane kadın sahaya girerse, ya birisi birisinin kafasına bir şey atarsa, ya da dakikalarca süren küfürler edilirse ne olacak?
Normal cezasız bir maçta ceza gerektiren şeyleri yapanlar kadın olursa ne olacak?
Ve soralım: Bu uygulama kadınların ceza ehliyetlerinin olmadığı anlamına gelmez mi?










