Cenk'in varlığı ve yokluğu
Haberin Devamı ›
Beşiktaş’ın ezberlenmiş, otomatikleşmiş hücum şablonları da yok. Ancak onu herkesten farklı kılan, rakiplerini şaşkına çeviren bir oyun stratejisi var. Önde, enerjik, zorlayıcı bir baskın oyunları var. Erkenden uygulmaya koydukları...
Bu direkt Oğuzhan ve Fernandes’in araya toplu topsuz penetrasyonları bu oyunun olmazsa olmazı. Kaynağı...
Dün Veli, Necip, Muhammet, Erkan-Olcay desteğiyle bu stratejinin dışında oynamaya çalıştı.
Bu daha durağan bir oyundu. Topa sahip olmak, daha düzenli br futbol oynamak istediler. Yavaş, baskısı yetersiz kaldılar. Yani sezon başından bu yana Beşiktaş’ı yarışta var eden, hatta İnönü’yü şehrin heyecanlı şovunun sahnesi yapan stratejiden koptular. Oğuzhan ve Fernandes’in yetenekleri olmayınca garip bir şekilde Beşiktaş daha yetenekli bir takımmış gibi oynamaya çalıştı. Ancak heyecanını, arzusunu kaybetti.
Ankaragücü karşısında dahi sıradanlaştılar.
Başta Timur olmak üzere en az 4 Ankaragüçlü’yü Beşiktaş tarafına geçirseniz, sanırım kimse itiraz etmez, hatta memnun olanlar da çıkabilirdi.
MacGregor’un ‘artısız’ performansları sonrası sorulmaya başlanan, ‘neden Cenk oynamıyor’ sorusuna, genç kalecinin aleyhine bir yanıt bulunması dışında sadece yükselen Holosko hikayesinin devamı vardır sahada.
Dedim ya, sıradandı Siyah-Beyazlılar.
Ve eğer Kaan’ın golü olmasa Cenk’in göreceği kırmızı kart bu sıradanlığı sıra dışı bir sonuçla cezalandırabilirdi.










