Carvalhal'ın suçu yok!
Hele hele de Carvalhal’den...
Haberin Devamı ›
Çünkü bu durumun sebebi olan bu kadro değil, bu kadroyu bir araya getiren zihniyettir...
Ve bu zihniyet, Türk futbolu tarafından beğenilmiş, takdir edilmiştir...
Kendisini temize çıkarmakla kalmamış bu politikaları ülke çapında yaygınlaştırması istenmiştir...
Yani, 8 senelik icraatının sonunda Türk futbolu, ‘bize de, bize de!!!’ demiştir. Dolayısıyla tüm futbol alemi tarafından takdir edilmiş bir politikanın unsurları 15 gün sonra ‘o kötü, bu rezil!’ diye eleştirilemez.
Dünkü maç özeline gelince...
Carlos Carvalhal’ın iyi bir taktisyen olduğunu düşünüyorum. Braga maçı da, derbiler de bunun sinyallerini veriyor. Ancak belli Carvalhal aynı oranda başarılı bir komutan değil. Yani planı çizmek konusunda başarılı ama ekibini bu plana inandırmak konusunda sorun yaşıyor. Madrid deplasmanında devre arasında yaşadığı hayal kırıklığı ve sonunda çıkan kavga bunun sonucu olmalı.
Ancak yine de Quaresma-Carvalhal kavgasına rağmen ya da bunun sayesinde tarihi bir farktan kurtulması ve üstüne şanslarını yaşatmaları başarı...
Haberin Devamı ›
Dün maça yine bu derece kötü başlamalrı da Carvalhal’ın komutanlık becerileriyle ilgili herhalde.
Orduspor’un elektrikli bir enerjisi vardı, iştahlıydı. İlk yarı boyunca klasik bir Cuper takımı gibi oynadılar. Direkt kaleye gitmeye çalışan kalabalık bir savunma oyunu vardı. Öyleki iştahtan Culio ile Gosso düpedüz kavga etti. Gerçekten istediler. Biri diğerine nerde durması gerektiğini söylerken boğaz boğaza gelecek kadar. Ancak daha önemlisi Carvalhal’ın ilk yarı boyunca en çok heyecanlandığı pozisyonun bu oluşuydu. Devrenin sonunda yenen golde Rüştü’nün açık bir zamanlama-hamle hatası var... Ama bu durum ne savunmayı ne Carvalhal’ı kurtarır. Ortayı yaptıran, asiste müsaade eden ve vuruşu yaptıran da savunma oyuncuları. İkinci yarıdaki dirilişe rağmen Ordu’nun galibiyete yakın oluşu da başka bir gerçek. Ama asıl gerçek Carvalhal’ın en son sorumlu oluşu. Sorumlu, Türk futbolunu yönetiyor.










