MENÜ

Bu iş olur

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Perşembe akşamı ideal 11’le sahaya çıkabilecek olsa Kocaman’ın turu yüzde 75 oranında geçebileceğini rahatlıkla söylerdim. Şimdi bu oran yüzde 55. Bu, küçümsenemez bir orandır. Bu seviyeye alışmış, genlerinde var olan bir ekip Benfica.

1-0’ın psikolojisi

1-0’ın da psikolojik olarak son derece olumlu bir skor olduğunu düşünüyorum. 2-0 aritmetik olarak büyük bir rahatlıktır ama psikolojik olarak öyle değil. Fenerbahçe, Roma deplasmanında kolaylıkla oyunu tutabilecek bir dengeye rağmen skor nedeniyle çok yaslanmıştı. Benfica’ya karşı yaslanamazsınız. Çünkü hem kapalı savunmalara karşı Cardozo büyük bir silahtır hem de Benfica’nın top dolaştırma hızı Lazio’nun çok ötesinde.

Kanat başarısı

Fenerbahçe ilk maçta müthiş bir strateji gösterisi ortaya koydu. Kocaman’ın rakibi okuma başarısı yüzde 100’dü. Bunu yine yapacaktır. En çok ilgi çeken performans kanat 4’lüsününkü idi. Gökhan ile Ziegler önlerindeki Sow ve Kuyt’la mesafalerini hiç açmadan çıktılar. Sow ve Kuyt da Gökhan ile Ziegler’den uzaklaşmadan geri döndü. Fenerbahçe oyun mesafesini hiç bozmayan bir dış kare kurdu. Harika gidip geldiler. Rakibin hızlı çıkışlarına hiç müsaade etmediler böylece. Bunu Caner’le de yapabilirler. Yeter ki sinirlerine hakim olup top kayıplarını minimize etsin.

Tempoyu ayarlamak

Atılacak bir gol rakibin üç gole ihtiyaç duyması demek. Benfica bu sezon evinde oynadığı 6 iç saha
maçında 2 kez Fenerbahçe’yi eleyebilecek skoru aldı. Newcastle ve Spartak Moskova maçlarında. İki takımın da gün itibariyle ‘Fenerbahçe’nin Avrupa seviyesi’nde olmadığını söyleyebiliriz. Fenerbahçe çıktığı her maçta tempoyu ayarlayan taraf olmayı bildi. Öte yandan iki maçı da seyredenler, iki ekibin de yeterince gol şansı buldukları biliyor.

Selçuk’tan endişem yok

Fenerbahçe orta sahasında eksik... Benim ön libero/stoper’de Selçuk’tan bir endişem yok. Ne kadar eleştirilirse eleştirilsin ülkede o pozisyonun en iyilerindendir. Burada Baroni ve Salih’in, Caner ile Kuyt’dan alacakları yardım Fenerbahçe’yi ayakta tutar. Yani defansif olarak sorun yok. Yeter ki açılırken top kaybı olmasın ve sürat korunsun. Ve bu yapılırsa Sow’un ağır ve problemli savunma göbeğini zorlama konusunda da fazlasıyla iş yapabileceği açık. Fenerbahçe her zamankinden daha fazla kendi sağından çıkmak isteyecektir. Burada Salih ve Caner’in ceza alanına topsuz koşuları mutlaka gol getirir. Yani Kuyt ve Gökhan ilk maçtaki formlarında olurlarsa Fenerbahçe gol bulur. Her zaman söylediğim gibi, yeter ki Baroni ‘top’ noktasında olsun, Volkan da bildiğimiz Volkan... Gaitan’ı etkisiz bırakacak orta saha kurgusu Fenerbahçe’de hâlâ var. Rakibi durdurmak için bu yeterlidir. Fenerbahçe’yi buraya yüksek pozisyon sadakatine dayalı denge oyunu getirdi. Sadece bu, onları kupaya kadar götürür. Yolumuz açık olsun.

Çocuğun statta ne işi var?


Fuat Akdağ böyle söyledi programa girmeden önce toplantıda: “Ya çocuğun statta ne işi var?” Samet Aybaba’nın kızına, gözünün içine baka baka küfür. Bununla bağlantılı mı bilinmez mafyanın, bir taraftarı, eşinin, çocuğunun gözü önünde burnunu kıracak kadar feci dövmesi. Hem de demir copla. Bir gün sonra biber gazı yediği için sahanın içine girmek zorunda kalan çoluk çocuk... Geçen sene Saracoğlu’nda gaz yiyip terörize edilen başka çocuklar. Arena’da rakı şişesiyle kafatası kırılan bir başka çocuk. Ve bütün bunlar oluyor ama kimseye bir şey olmuyor çocuklardan başka... Fuat çok haklı. “Çocuğun statta ne işi var?"

Zorlamayın! Ne alkışı!


Bu ülkede tüm sporseverler Abdullah Kiğılı gibi olsa zaten ‘alkışlansın kampanyası’na gerek olmaz. Doğal olarak kazanan tebrik edilir alkışlanır. Ama durum o değil. Durum şiddeti, nefreti önlemeyi gerektiriyor. Bunu yapay bir sevgi yaratarak yapamazsınız. Önce şiddeti önlemeli, sonra nefreti tedavi etmelisiniz. Sonra sevgiye gelir sıra. Arsenal’in Manchester’ı alkışlaması bizim için örnek değildir. O sahte centilmenlik bize gelmez. Bizim bedende o elbise durmaz. İngiliz’in cenazesindeki zorlama metanetle bizim cenazedeki gözyaşları bir mi? Onun düğünündeki eğlenceyle bizimki bir mi? Onun şampiyonluğu da bizimkine benzemez. Zorlamaya gerek yok. Zorla sevgi yaratılmaz. Bizim yapmamız gereken şiddeti önlemektir. Bu ülkede kimse şampiyonu alkışlamaz. Alkışlaması da gerekmez. Ama bu ülkede bir zamanlar hiç sorun olmadan şampiyonluk kutlanabilirdi, yenilen de sessizce zamanın geçmesini beklerdi. O günlere dönelim yeter.

Rotasyon değil 2 takım


Aykut Kocaman ligdeki Eskişehir maçında oynattığı 11’den sadece 1’ine yer verdi deplasmandaki kupa maçında. Muhtemelen perşembe akşamı Lizbon’da, pazar akşamı sahaya çıkan oyunculardan sadece Cristian 11’de olacak. Bu rotasyon değil. 3 kulvarda 2 ayrı takım kullanmaktır. Rotasyon özetle her bir kombinasyonun üç aşağı beş yukarı benzer işlerlikte olduğu yapıda olur. Kocaman takımı ikiye ayırdı oysa ki! Ama başarılı oldu. Çünkü diziliş veya sistemi değiştirmeden başka kalitede de olsa benzer sonuçlar alıyor. Eğer illa rotasyon demek istiyorsanız, buna oyuncu değil, takım rotasyonu diyebiliriz. Çünkü değişen oyuncular değil, neredeyse takımlar.

YORUM YAZ