Bu derbi eşsiz
Haberin Devamı ›
Maç bittikten sonra sahada olup bitene bakın. Yenilen, sahanın ortasında kutlama yapıyor, şampiyonluğu kaybeden şampiyon olmuş gibi seviniyor...
Bu derbinin dünyanın en ilgi çekici derbileri sıralamasının hep başlarında yer alışı bundan. Büyüklüğü eşsizliği absürt şiddetinde, komik nefretinde. Bunu her seferinde bir kez daha ispat etmeyi başarıyor iki takım da.
Senaryosunu yazsan saçma oldu derler. Ama gerçekten, içten, doğal olarak böyle... İtiraz edişimiz manasız. Bu böyle... O yüzden seyretmek lazım. Her seferinde yeniden şaşırtmalarını beklemek.
Eşi benzeri yok bunun...
Volkan yine mi?
Bakın şöyle başlayacaktım yazıya: İki dakika arayla önce Sow’un direkten dönen topunda Kuyt’ın şutuna Muslera’nın yaptığı şahane hamle ve ardından Burak’ın karşı karşıyada yaptığı Henry vuruşuna Volkan’ın parmak ucu hamlesi... Şahane kalecilik gösterileriydi. Saygıyla ayağa kalkmak lazım.
Sonra birden Volkan kendisini dar ağacına çıkardı. Tıpkı 2008’deki Çek Cumhuriyeti maçında olduğu gibi... Maçın başında Drogba’yla oyunu gerişi profesyonel bir yaklaşım olarak adlandırılabilir kimilerince. Peki ya maçın sonundaki amatörlük....
Sabri tribüne oynamak istiyor. Normal... Ama Volkan kendisini kaybediyor. Zor bir sezonun sonunda bir derbi galibiyetiyle maçı tamamlayacakken Volkan dışarıda ve oyuncu değişikliği yok. Tıpkı Çek Cumhuriyeti maçında olduğu gibi topun kaleye gitmeyişi şansı... Peki ya Fenerbahçe’nin...
Şöye soralım: Peki ya böyle olmasaydı? Başkan da Volkan gibi fevri davranıp, ‘The End’ der miydi! Hayır Peki ya Kocaman der mi? Hayır!
Çünkü kimyası bozulmuş işin! Başkanın da hocanın da Allah’ı var en büyük destekçisi Volkan! Dağ gibi durdu ikisinin de arkasında iki yıldır. O zaman şaşırmaya devam!
Olağan galip
Başa dönelim. Aykut Kocaman’ın ekibi, Avrupa’da, içerideki Mönchengladbach maçı dışında tüm maçlarda ve derbilerde bir ‘olağan galip’ (winner) ruh hali yarattı bu sene.
Belki Benfica deplasmanında Kocaman’ın heyecanıyla eksik kalan buydu. Dün de Fenerbahçe’de bu hal vardı. Galatasaray ise Ordu ve Mersin maçları da dahil olmak üzere hemen tüm maçlarda bu ruh haline bürünebildiği için şampiyon oldu. Dün hariç! Ligde farkı yaratan dün 90 dakikada Fenerbahçe lehine kendini gösterdi. Peki genel olarak plan neydi?
Fatih Terim ne düşündü, ne oldu?
Fatih Terim Sneijder’in yerine Elmander’i oynattı, Sneijder’in pozisyonunda değil. Elmander bir çeşit saklı santrfor ‘false nine’ olarak sahadaydı. Burak sağa Drogba sola açılır ya da tersi... Böylece Elmander araya girer... Zaten arkada Hamit ve Selçuk’la oluşturulmuş bir çember var, nasıl olsa önde oynarım, Fenerbahçe’yi geri iterim ve kontrol edilmedi güç bir hücum ekibi yaratırım diye düşündü. Öyle olmadı. Buna yol açan Hasan Ali ve Gökhan’ın rakipleri karşısındaki iki yönlü performansı. Hem stoperlere yardım ettiler hem Eboue ve Riera’yı geri ittiler... Elmander Fenerbahçe’nin defansif orta sahasıyla baş başa kaldı. Plan yürümedi.
Kocaman ne düşündü, ne oldu?
Biraz deneyim, biraz gerilimle arkadaki ekip oyunu şekillendirir. Zaten yapı olarak Avrupa standardında bir kurgu var. Tempoyu düşürürüm. Gökhan ve Hasan Ali’yi mümkün olduğunca ileri sürer rakibi hücumda çoğaltmam. Böylece Sow-Kuyt-Webo üçlüsü zaman zaman stoperleri baskılar (Kuyt ayrıca Melo’yu)... Sürekli pozisyon değiştirerek markajdan kaçarlar ve işi bitiririm. Riera ve Ebuoe’yi geride tutarsam ve oyunu rakip alanda oynarsam zaten sorun olmaz. Rakibin orta sahası Elmander’in varlığında zaten eksik kalacak. Fenerbahçe bunu çok az hatayla yaptı. Bu plan tuttu... Özellikle Selçuk Burak’ı neredeyse kıpırdatmadılar.
Değişiklikler ne getirdi?
Amrabat-Elmander değişikliği oyunu enine açıp Fenerbahçe’nin savunacağı alanı genişletmek amaçlıydı. Bu olmadı. Çünkü Fenerbahçe son 10 dakikaya kadar Selçuk’u oynatmamayı dolayısıyla yaratıcı pas kaynağını durdurmayı başardı. Emre ve Meireles oyundan çıkınca Fenerbahçe orta sahasının pozisyon sadakati düştü. Biraz dağınık oynamaya başladırlar. Selçuk’a alanlar açılmaya başlayınca Kocaman Topuz’u oyuna sürdü. Bu doğru bir hamleydi. Ama eksik kalan aynıydı. Kontratak organizasyonunun olmayışı. Kocaman’ın bunu seneye kurması şart. Yoksa büyüklüğünün karşılığını alamayacak.
Çakır ne yaptı?
Yoğun istek üzerine hakem yorumu da yapalım. Çakır penaltıda %100 haklı. Bana kalırsa Webo-Eboue pozisyonunda da. Eboue ayakta kalsa zaten faulü alacak. Webo da ona çarpıp düşecek. Bunu yapmadı. Faulü erken almaya kalktı. Aksi fikre itiraz etmem. Ama Çakır’a da itiraz etmem. Eboue Çakır’ı zorladı. İlk golün öncesinde ise Hamit’e yapılan faul. Sanırım kimse itiraz etmez. Bu arada 69’da Kuyt’a Riera’nın yaptığı müdahale de penaltıya pek benziyor. Hasan Ali’nin de Sabri’ye 75’de yaptığı... Tüm bunlar değil sorun. Dünyanın en iyilerinden biri Çakır. Dün kafası fazla meşgul gibiydi. Onu kendisine getiren Volkan ve Sabri oldu...










