Aslan etkiledi

Haberin Devamı ›
Kasımpaşa maçının özellikle ilk yarısındaki edilgen oyunun kaynağı olarak Colman ve Sapara görülmüş olmalı ki, Soner ve Adrian dün sahada olan orta saha oyuncularıydı. Serkan da orta saha rolünden savunmaya gitti. Bu yapı Trabzonspor’u geçen pazartesi oynadığı yılgın oyunun oldukça dışına çıkardı. Belli bir direnç gösterdiler.
Temel avantajları Beşiktaş’ın oyun yapısıydı. Trabzonspor sezon başından bu yana orta sahada top tutabilen rakiplere karşı hep daha fazla zorlanıyor.
Dünkü gibi oyun gelgitlere teslim olduğunda sorun çok büyük olmuyor. Belli bir fizik yeterlilik sağlanıyor. Dün de bunun faydasını yaşadılar.
Bir başka artıları Serkan/Cech savunma kanatlarının Holosko/Olcan tehdidine iyi cevap vermeleriydi. Burada net bir üstünlük sağladılar. Hem de salt savunarak değil, çoğunlukla rakibi geri itmeyi başararak.
Beşiktaş ekmeğine yağ sürdü
Şu bir gerçek ki Beşiktaş’ın oyun stratejisi de ev sahibinin işine yaradı.
Galatasaray’ın bir gün önce kaybetmesi, bu maçı mutlak kazanılması gereken bir maçtan deplasmandaki derbiye çevirmişti.
Trabzonspor için de durum bundan çok farklı değildi. Düşme hattına 3 puan mesafedeyken mutlak kazanmanız gerekiyor olabilir. Ancak evinizde bir derbi daha kaybetmenin vereceği psikolojik zarar bundan çok daha büyük olur.
Tolunay Kafkas her ne kadar bunun dışında cesur hamlelerle oyuna müdahale etse de, oyuncuların kafasında bu durum sanki hep vardı. Oyun riskini belli bir seviyenin üzerine hiç çıkarmadılar. Bu çerçevede sıkıcı bir oyun oldu demek ayıp olmaz.
Sol bek karmaşası
Takıntılı olmamak, esnek olmak, hemen karar verebilip uygulamak sadece bugünün teknik direktörleri için değil modern zaman yöneticileri için de olmazsa olmaz. Bu açıdan Samet Aybaba’nın verdiği kararlar önemli. Hiç kuşkusuz geçen hafta Gökhan’la başlayıp Emre’ye dönmesini ve dün de tam tersini yapmasını anlıyorum. Ancak bu iki oyuncudan birinin diğerine ne üstünlüğü olduğunu da anlamıyorum. İkisinin de kat etmeleri gereken yol çok uzun.
Oğuzhan neden gelişmiyor?
Bu sayfalarda çok Oğuzhan övgüsü okudunuz. Çünkü yeteneği gerçekten büyük. Bu yüzden Hollanda U17 kaptanı olabildi. Bu yüzden Arsene Wenger onu alıp Londra’ya götürdü. Potansiyeli çok ama çok büyük. Buna hiç kuşku yok. O yüzden herkes gibi ben de bu lig standardında onun çok önemli bir oyuncu olduğunu düşünüyorum.
Ve fakat aynı zamanda da görüyorum ki Oğuzhan elindekiyle idare ediyor. Gelişmek ve öğrenmek konusunda pek bir çabası yok. Bunu topu kontrol ettikten sonra bir sonraki hamleye hesap etmeyişinden çıkarıyorum. Plan ve bireysel taktik üretmek konusunda atıl. Zeki olduğundan hiç kuşkum yok. Zeka olmadan bu derece yetenekli olamazsın. Meselesi bunu akıla çevirememesi şu an. İkinci yarıda harika bir driplingle girdiği ceza sahasında pas vermek yerine 3 kişinin arasına dalmasının gösterdiği bu. Oğuzhan sadece bir kapı geçecek ve yıldız olacak. Bakalım o kapıyı açabilecek mi?
Sadece Niang
Kafası iyi çalışan adam her zaman fark yaratır. Niang da dün fiziksel hazırlığının yetersiz oluşuna, orta sahanın İbrahim dışında çalışmamasına, Olcay ve Holosko’nun yetersizliğine rağmen harika bir oyun çıkardı. Takımın, belki de sahanın en iyisi oldu. Hatta 78’de attığı şut bunun da ötesinde... Onur’un nasıl bir dev olduğunu onun bu şahane şutu sebebiyle bir kez daha anladık. Niang hem nasıl akıllı bir adam olduğunu hem de bu ligin fizik seviyesinin ne kadar düşük olduğunu anlattı bize.