Arama

Popüler aramalar

Yalan Sevda

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Hepimiz biliriz. Bu bir gelenektir aslında. Türkiye’den iyi duygularla ayrılmayan yabancı futbolcular, şarjörlerini tıka basa doldurup direkt ateş etmeye başlarlar... Bu açıklamalar genelde öfkeyle söylenmiş sözlerdir, bir çok kez konu amatör yöneticiler ve tahsil edilmeyen hakedişlerdir. Fakat geçtiğimiz günlerde “Kazım Kazım taraftara dil uzattı!” başlığıyla ajanslara düşen haberin bu şekilde yorumlanması dikkatimi çekti. Kazım şu açıklamayı yapmıştı; “Türkiye’de büyük maçlarda statta her yer doludur, ama küçük maçlara taraftarlar gitmez. Fenerbahçe-Denizlispor maçında olduğu gibi. O nedenle Türkiye’deki taraftarları büyük maçlara göre değerlendirmeyin...”

Kendimizi kandırıyoruz
Kazım Kazım ne futboluyla, ne yaşam tarzıyla ne de karakteriyle beni cezbetmiştir. Fakat bu düşüncesinin sonuna kadar arkasındayım! “Türkiye bir futbol ülkesi” ve “Türkler futbol için çıldırıyor” şehir efsanelerine de hayatım boyunca hiç katılmadım. Neden mi?

Futbolu çok seviyoruz diyoruz, ama inanın kendimizi kandırıyoruz. Kulüplerimizi ayakta tutacak, bütçelerine katkı sağlayacak her şeyden uzak duruyoruz. En önemli destek olan, tribünleri doldurma, takımı destekleme konusunda ise sınıfta kalıyoruz. Alman Bundesliga’da 2008-2009 sezonunda seyirci ortalaması 42 bindi. Dortmund 74 bin ile ilk sırada, Bayern Münih 68 binle 2’nci ve Schalke ise 64 bin seyirci ortalamasıyla 3. sırada yer aldı. Küme düşen Energie Cottbuss geçen sezonu 16 bin ortalamayla tamamladı...

Bir Türkiye gerçeği!
İşte size diğer dev Avrupa Ligleri’nin seyirci ortalamaları;

Premier League; 35 bin...
Manchester United: 75 bin, Arsenal 68 bin, Newcastle 48 bin, Stoke 26 bin, Blackburn 23 bin.

La Liga; 28 bin...
Barcelona 74 bin, Real Madrid 73 bin, Villarreal 18 bin.

Serie A; 25 bin...
AC Milan 58 bin, İnter 55 bin, Torino 22 bin.

Hollanda Ligi; 19 bin...
Ajax 46 bin, Feyenoord 43 bin, PSV 34 bin, Vitesse 17 bin.

Sıkı durun şimdi, sıra Türkiye Ligimiz’de. Gerçi rakamlar resmi değil; çünkü biliyorsunuz, bizde seyirciler 2’ye ayrılıyor: Biletliler ve biletsizler... Ancak edindiğim bilgiye göre geçen sezonki ortalamamız 11 ile 13 bin arası... Evet, içler acısı! “Futbola aşığız” balonunu biraz daha ajite etmek için sizlere bir de şu verileri aktarmak istiyorum...

Kimlerin gerisinde kaldık
Bakınız; Türkiye’yi ortalamada hangi ligler geride bırakmış; Japonya Ligi (19 bin), İngiltere Championship (17 bin), Çin Futbol Ligi (16 bin 500), ABD Futbol Ligi (MSL) (16 bin), Almanya 2. Ligi (15 bin 500) ve İskoçya Ligi (15 bin...)

Evet, futbolu yönetenler marka değerinden bahsederken bu rakamları görünce acaba ne düşünüyor! Yeni yayın döneminde kulüplere astronomik para saçanlar, gerçek taraftar için ne yapıyor! Ve en önemlisi, TV’lerde boy göstererek imaj değerlerini yükselten, ihale üzerine ihale kapatan çoğu kulüp yöneticileri, tribünlere seyirci çekmek için Allah aşkına ne yapıyor?