Şimdilik bu kadar...

Haberin Devamı ›
Bu nasıl bir tesadüf; Yunanistan ile oynuyoruz kurtuluş bayramı. Malta ile kapışıyoruz yine kurtuluş bayramı. Dün Moldova’daydık; “Şarap Bayramı” vardı bu kez Kişinev’de... Bizim ise içimiz hâlâ kan ağlıyordu son verdiğimiz şehitler yüzünden... Millilerimizin İstiklâl Marşı sırasındaki asker selamı, acımızı az da olsa dindirdi elbette... Peki ya dünkü futbol? Her şey iyi başlamıştı sanki... Maçın hemen 3. dakikasında rakip defansın inanılmaz hatasını değerlendirmeliydik... Emre’nin pasında Gökhan Ünal karşı karşıya kaldı; maalesef top tribünlere gitti... Oyun dizilişinde gariplikler vardı; 4-1-4-1 gibi bir sistem. Defansın önünde Mehmet, ileride Gökhan tek forvet! Hakan Şükür yoktu, Selçuk sürprizi vardı. Türkiye’yi sol kulvardaki fırtınalı çıkışlarıyla ayağa kaldıran Tuncay, tıpkı Ada’da olduğu gibi sağ kanatta oynadı dün; pardon oynayamadı, yoktu sanki sahada! İkinci yarıda kendi yerine geçti; yine ’tık’ yok! Onda yok, Arda’da yok, inanın dün gece kimsenin havası yoktu. Bir tek Mehmet vardı. Bir tek o mücadele etti; ama 1 Mehmetçikle koca bir savaş kazanılmaz ki. Hele hele, Avrupa’da yıllarca averaj takımı olan, fakat dün hırsı, mücadelesi ve inanılmaz pas yüzdesiyle Ay-Yıldızlılar’a ders veren Moldova’ya karşı... Dedik ya; koca bir ilk yarı boşa geçince, ikinci yarıda Ümit Karan yine 1 puanımızı kurtardı. Türk Milli Takımı’nın dünkü silik futbolu nedeniyle daha fazla ince ayrıntıya, daha ağır eleştireler yapmak istiyorum ancak frenliyorum kendimi. Çünkü çarşamba Yunanistan maçımız var...