MENÜ

Hep daha fazlası

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Maçtan saatler önce gazetede sohbet ediyoruz. Tunç Kayacı’ya oğlunun son durumunu sorduk: İsmi Kadir Kaan Kayacı... ‘İyi’ dedi Tunç ağabey. Bu maçla ne ilgisi var demeyin! Kadir Kaan Kayacı gibi başladı Saracoğlu’ndaki 90 dakika... Kanoute, Keita’nın kaçırdıkları ve Kezman’ın kaçırmadığı: 1-0. Ardından K.K.(Kendi Kalesine) Edu ne yaptın yine: 1-1. Pekii ya sonrası...
Aslında dirençli başladı Sarı-Lacivertliler, konuk takımın atakları karşısında. Sadece Deivid lüzumsuz pas hataları yaptı, Aurelio ise maça bir türlü ağırlığını koyamadı. Halbuki özellikle onun maçı olmalıydı.
Dün gece takımda en çok beğendiğim nokta, geri üçlünün müthiş hırsıydı. Tamam Edu! biraz abarttı ama süper ikili Kanoute-Fabiano’nun her topla buluşmasında, 3 Sarı-Lacivertli oyuncu aynı anda topu kapma mücadelesine girerek, hem Volkan’ı rahatlattılar hem de muhteşem enstantaneler verdiler.
Devre arasında Zico öğrencilerine demiştir: Beyler bu skor bize yetmez. Haydi hayatınızın 45 dakikasına çıkın! Bence de 1-1 Sevilla’da yetmezdi. İspanyollar, Türk takımlarına karşı son 4 mücadeleyi de kazanmış. Ama her şeyin bir ilki var! Aman tanrım... Lugano, o nasıl bir kafa golü. UEFA jeneriklerine girmeli...
Sanki Sevilla’yı fazla abartmışız. Avrupa’da devleri peşine takan Daniel Alves mesela. Uğur Boral’ın kanadında fazla bir varlık gösterdiği söylenemez. Ama Kırmızı-Beyazlı takımın en büyük özelliği, takım oyunundan hiç kopmamak ve ne olursa olsun golü düşünmek. Bu hırs ve istek İspanyollara beraberlik sayısını getirdi. Bütün hesaplar alt üst olmuş diye düşünürken, yedek golcü Semih muhteşem golüyle bizi rövanş için umutlandırdı.
Şimdi bu tek farklı galibiyet turu getirir mi derseniz, kesinlikle getirebilir! Fenerbahçe daha kontrollü oynayıp, daha az hata yaparsa, çeyrek final mucize değil. Önemli olan hep daha fazlasını istemek...

YORUM YAZ