Ders almalıyız

Haberin Devamı ›
Futbol açısından birhayli sönük geçen bu şampiyonanın ardından bizlerin bazı konularda ders alması gerektiğini düşünüyorum.En önemlisi futbolun bir eğlence, bir oyun olduğunu artık iyice öğrenmeliyiz... Bu turnuvada hak etmediği halde veya inanılmaz hatalar sonucu çok önemli futbol ülkelerinin elendiğine şahit olduk. Ev sahibi Almanya, İtalya’ya son dakika golleriyle boyun eğdiğinde stadı dolduran binlerce seyirci ellerinde bayraklarla onları kahramanlar gibi uğurladı. Üzüldüler, ağladılar, sonucuna katlandılar. Kısacası yenilenler, elenenler gözyaşlarıyla veda etti, rakipleri tarafından teselli edildi. Bir tek maç sonunda kavga çıktı, ona da FIFA el koydu, kavgacıları cezalandırdı. Evet, sonuç ne olursa olsun artık kavga (!) etmemeliyiz mağlubiyeti içimize sindirmeliyiz.2006 Dünya Kupası, kuşkusuz müthiş hakem hatalarıyla da tarihe geçecek. Rus Ivanov, Hollanda-Portekiz maçında şov yapayım derken maçı, tabiri caizse sarı kırmızıya boyadı. Ardından ülkesine dönüş biletiyle ödüllendirildi! İtalya, Avustralya karşısında uzatmalarda kazandığı tartışmalı penaltı ile yoluna devam ederken, bu pozisyonda hakemin önünde meydana gelen yanıltma, futbol otoritelerince ayıplandı. Demek ki dünyanın neresinde olursa olsun, hakemler ne kadar kritik maç yönetirse yönetsin, hata yapabiliyorlar. Çünkü onlar da insan... Demek ki, biz de Türkiye’de bu gibi hataları hoşgörüyle karşılayıp hakemlerimizin üzerine fazla gitmemeliyiz, onları rahat bırakmalıyız...Bu şampiyonada en önemli göze batan olay ise yıldızların ön plana çıkmamasıydı. Takımlarını bir üst turlara kadar sürükleyecek, hatta final oynatacak performanslarıyla göz doldurmaları beklenen süperstarlar hayal kırıklığı yarattı. İlk akla gelen isim ise Ronaldinho. Herkes sambacıdan harikalar beklerken, o bir an bile parlamadı. Barcelona formasıyla adeta bir sihirbaz olduğunu kanıtlayan yıldız oyuncu, burada bir mum gibi söndü adeta. Demek ki hep iyiler kazanmıyor. Doğrusu iyi bir takımın varsa, takım oyunu oynuyorsan kazanıyorsan. Kişisel becerilerle bir yere kadar, ancak takım halinde mücadele ediyorsan başarı kendiliğinden geliyor. Tıpkı İtalya ve Fransa gibi. Yaş ortalaması en yüksek iki ülke oyuncuları bu takım oyununun örneklerini o kadar iyi ortaya koydular ki, kimse onların bileğini bükemedi...Evet bizlerin önünde 2008 Avrupa Şampiyonası Grup Eleme maçları var. Bu turnuvadan umarım bir çok ders almış oluruz ve tıpkı 90’ların sonu ve 2000 yıllarının başında olduğu gibi yeni ve savaşan bir jenerasyonla Türkiye, Dünya Futbol Arenası’nda başarıyla temsil ederiz.