MENÜ

Avcı'ya açık mektup...

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

Habertürk Gazetesi’ndeki ifadeye göre Ay-Yıldızlı ekibin patronu şöyle buyurmuş “İbrahim Toraman’ı boyu kısa olduğu için milli takıma almıyorum!” Ve daha da dikkat çekici açıklaması, burada hedef de biziz “Biz başa geçtiğimizde yaklaşım çok güzeldi. Portekiz’i yendik göklere çıkartıldık. Hollanda’ya iyi oynayarak mağlup olduk çatlak sesler çıkmaya başladı. Şimdi yerden yere vuruluyoruz. Basının da biraz eğitilmesi lazım...”

Avcı aslında haksız da değil; Basının her kesiminde, tıpkı Türkiye’de her meslekte olduğu gibi eğitimsiz insanlar var. Türk futbolunu yönetmek isteyenlere bakın, ne dediğimi anlayacaksınız. Burada benim takıldığım olay, Avcı’nın “Basının da biraz eğitilmesi lazım ” derken verdiği gerekçeler. Önce yaklaşım çok güzelmiş de, Portekiz’i yenmişler sonra işler kötü gidince durum değişmiş miş!

Vural’ı mı eleştirelim!

Kafadan gireyim meseleye o zaman; Dünyanın hiçbir ülkesinde bir teknik adama, büyük takım çalıştırmadan, o takımı şampiyon yapmadan, o baskıyı hazmetmeden ve o atmosferi yaşamadan ulusal takımı emanet etmezler. Size de hayatınızın jesti yapılmışsa, tüm enerjinizi, tüm mesainizi bu takımı ileriye taşımak için harcamalısınız. Genç yeteneklerin hayali var, onların Avrupa ve Dünya arenasında boy göstermesini sağlamalısın. Bunu nasıl yapacağınızı da medyayla, daha doğrusu spor medyasıyla enine boyuna tartışmalı, paylaşmalısınız! Hedefler şov programlarına çıkarak, magazin basınına röportajlar vererek anlatılmaz!

Yerden yere vurulmanızın sebebine gelince. Bunun sebebi çok açık ve net! Göreve getirildiğinizde şunları söylediniz; Brezilya’ya grup birincisi gideceğiz... Ne kadar iddialı bir demeç. O zaman Türkiye, FİFA sıralamasında 28’inciydi. Şu an 44’üncü. Grupta bırakın liderliği, ikincilik için mücadele edeceğimiz takımlara diş geçiremiyoruz, kendi seyircimiz önünde komik duruma düşüyoruz. Biz kimi yerden yere vuralım sayın Avcı!!! Yılmaz Vural’ı mı???

Güneş, Terim, Denizli...

Bakınız, Türk Futbol Tarihi’nin tartışmasız en başarılı üçlüsü Şenol Güneş, Fatih Terim ve Mustafa Denizli’ye bu milletin ne kadar acımasız davrandığını hatırlatmak isterim. İşler kötü gittiğinde onların linç edilmek üzere olduğunu herhalde siz de hatırlarsınız. Siz ise İstanbul Büyükşehir Belediye’de 100 kişiye oynadıktan sonra milli takım patronu oluyorsunuz, grup maçlarının yarısı tamamlandığında hayallerimizi yok ettiğinizde “Bize vurmayın” diyebiliyorsunuz... Ayıp değil mi?

Şunu da belirtmeden edemeyeceğim; İbrahim Toraman’ın boyu Semih’ten sadece 3 cm kısa. (Puyol ve Cannavaro’ya forma verenler utansın!) Şuraya varmak istiyorum sayın Avcı. Futbolda kısa, uzun, güçlü, güçsüz, yavaş veya hızlı oyuncu yoktur; iyi ve kötü oyuncu vardır. Tıpkı iyi giyinen, kötü giyinen, bakımlı veya bakımsız hoca olmadığı gibi. Siz, milli takımı başarıya götürecek kadar iyi bir teknik adam değilsiniz. Görevi daha iyi bir meslektaşınıza bırakmak için hala geç değil. Saygılar...

YORUM YAZ