Total futbol, total karmaşaya karşı!

Haberin Devamı ›
Frank Rijkaard kariyeri boyunca ikisi kulüp olmak üzere üç takım çalıştırdı. Çaylaklık dönemine denk gelen Hollanda tecrübesi ve kötü biten Sparta Rotterdam deneyimini bir kenara koyarsak, dünyanın gözünün üzerinde olduğu yakın tarihteki Barcelona macerası, Cim Bom’un yeni hocası hakkında bize en sağlam verileri sunacaktır.
Lucescu değil, ama...
Barcelona’nın hocaları içinde en uzun solukluları her zaman Hollandalılar olmuştur. Rinus Michel, Johan Cruyff ve Luis Van Gaal, Katalan ekibinin başında en az üç sezon geçirdiler. Rijkaard da 2003 yılında bir kriz ortamında devraldığı Barça’da 5 yıl kalma başarısını gösterdi. Cruyff’un icazetiyle geldiği ve ‘Sarı Fare’nin kulüpteki gölgesi olduğu her zaman söylendi. Ama zaten ‘Total Futbol’u benimseyen Hollandalılar’ı teknik adam özellikleriyle birbirinden ayırmak zordu. Aynı ekolün temsilcileri her zaman hücum futbolunun benimseyicileri olmuşlardır.
Bir kere her şeyden önce şunu belirtmek gerekir ki, Rijkaard bir toparlayıcı, bir denge unsuru... Ama hiçbir zaman Mircea Lucescu değil... Yani birinci sınıf malzemeye sahip bir evi çok iyi dekore edebilir ve insanları bu yapıya hayran bırakabilir. Ama bir arsayı alıp, kısıtlı imkanlarla ve sabır içinde ondan size bir villa yapamayabilir. Daha doğrusu daha önce sadece Rotterdam’da böyle bir işe girişti ve başarısız oldu. Ama o Rijkaard ile şimdiki Rijkaard arasında gelişim açısından muhakkak artı yönde bir fark vardır.
Bir yıl futboldan uzak kalıp, kafasını dinlemesi Galatasaray için büyük avantaj. Bu süreçte kendini şarj eden Rijkaard’ı Galatasaray’a gelmek için ikna etmek yöneticilik açısından da önemli bir başarı. Çünkü futbol dünyası için bu denli büyük bir ismi, tabii ki para da bağlayıcı bir etken ama sadece önemli bir projeyle kendinize inandırabilirsiniz.
Düşünen adam imajı var
İspanya’da ‘düşünen adam’ imajına sahip olan Hollandalı teknik adamın, duygu yoğunluğunu fazlasıyla üzerinde taşıyan bir kişi olması kendisine zaman zaman handikaplar yarattı. Medya da, aşırı kibar olan ve kimseyi kıramayan Rijkaard’ın bu tavırları nedeniyle futbolcular üzerinde tam anlamıyla otorite kuramamasını sürekli malzeme yaptı. Özellikle Ronaldinho’ya takım içinde sağlanan ayrıcalıklar hep sorgulandı. Ama Paris Saint Germain’den bir enkaz olarak gelen Brezilyalı süperstara kariyerinin en güzel günlerini yaşatan ve futbolun doruğuna çıkaran kişinin de Rijkaard olduğunu gözardı etmemek gerekir. Galatasaray noktasında ‘problem adam’ Lincoln için Hollandalı yeni bir şans olabilir. Bu arada Ronaldinho’nun düşüşüyle Barça’nın gerileme dönemin girmesinin paralellik göstermesi hiç de şaşırtıcı değil.
Eleştirileri umursamaz
Sarı-Kırmızılılar’ın son yıllarda çalıştığı teknik adamlar düşünüldüğünde farklı tarzı ve kişiliğiyle değişik bir anlayışın takıma hakim olacağı gerçek. Gerets, yanlış oyuncu seçimi ve kadroya uymayan taktik anlayışını uygulattığı için hep eleştirildi. Kalli, ağır disiplin anlayışı ve artık çağdışı kaldığı gerekçesiyle, Skibbe de hem takımı iyi çalıştırmadığı hem de çok yumuşak olduğu söylenerek, topa tutuldu. Bülent Korkmaz için de henüz çok erken olduğu görüldü. Belki Rijkaard da eleştirilecek. Bu, dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de doğanın kanunu gibi işliyor. Ama Rijkaard bu eleştirilere çok kulak asan biri değil. Medyayla ilişkilerinin de çok sıcak olduğu söylenemez. Kariyer açısından Türkiye’ye gelen en önemli teknik adamlardan biri olan Rijkaard’ı belki Barcelona kadar değil, ama çok zor bir misyonun beklediğini söylemek abartı olmayacaktır. Galatasaray’daki ‘Total Karmaşayı’ çözmek için Rijkaard’ın ‘Total Futbol’ anlayışı yeterli olacak mı, onu da zaman gösterecek.