Arama

Popüler aramalar

Sonunda 'Viva Espana'!

Abone OlGoogle News

Bu final iki takım için de ‘daha önce yapılamayanı yapma’ motivasyonunu taşıyordu. Hele ki, Hollanda için... Kolay mı, Portakallar kazanırsa Cruyff’un efsanevi takımını bile futbol olarak değil ama sonuç açısından gölgede bırakacak tarihi bir başarıya imza atacaklardı. İspanya ise ilk kez yakaladığı bu fırsatı değerlendirmek amacındaydı. Avrupa Şampiyonluğu’ndan sonra Dünya Kupası’nı kazanmak... Müthiş stresin getirdiği baskı iki takım oyuncuları sahaya çıkarken gözlerinden okunuyordu.

Haberin Devamı

Almanya karşısındaki İspanyol fırtınası finalin ilk 15 dakikasında da devam etti. Ramos ve Villa’nın yakaladığı pozisyonların ardından İspanya bir anda hız kesti. Sonrasında dikkat çekici düzeyde özellikle Hollanda tarafından gelen aşırı sertlik ön plana çıktı. De Jong’un Alonso’ya kavgada atılan cinsten tekmesinin kırmızıya dönüşmemesi inanılmaz. Van Marwijk’in öğrencileri, daha iyi pas yapan rakibini belli ki, sertlikle durdurma üzerine kurulu bir oyun anlayışıyla kurgulanmışlardı.

İkinci devrede, ilk yarıya oranla pozisyon zenginliği vardı. Robben’in 62’de, Villa’nın 70’de kaçırdıkları maçın en heyecan verici anlarıydı. Biraz sonrasında Ramos, Puyol’un Almanya’ya attığı kafa golünün az kalsın fotokopisini çekiyordu, olmadı. Bitime dakikalar kala Robben kahraman olma fırsatını bir kez daha tepti. Final yine uzatmaya gitti. Fabregas’ın kaçırdıkları cabası, ancak asisti akıl dolu... İniesta turnuvanın belki de en iyi kalecisi Stekelenburg’u mağlup etti. Yıllarca hep konuşulurdu, “Real Madrid’i Barcelona’sı var, bu İspanyollar niye Dünya Kupası’nı alamıyor” diye... Sonunda oldu, “Viva Espana...” Bosque, “Yeniköy Kasabı” unvanıyla, Türkiye’den gönderilmişti ama Beşiktaşlılar onunla gurur duyuyordur. Hollanda ise üçüncü kez kulbundan tuttuğu kupayı rakibine kaptırdı. Talihsiz Portakal’a yine hüsran kaldı. Bir tebrik de ahtapota... Ne derse oldu, birçok yorumcu ve futbolcu eskisinin bilemediğini bildi, bravo Paul!

Haberin Devamı