Lucescu mührü!

Türkiye’den kaçarcasına ayrıldıktan sonra 2004’te devraldığı Shakhtar Donetsk’in o zamanlar bir Avrupa Kupası kaldıracağını söyleseler, herhalde insanlar bu tahminde bulunan kişiye gülüp geçerlerdi. Ve Mircea Lucescu kendi yarattığı takım ile tarihi bir başarıya imza attı. Rumen hoca, bir sarraf gibi maden diyarında bulduğu cevheri ustalığıyla süsledi ve bu günlere getirdi. 1992’de kazandığı Kupa Galipleri Kupası’ndan sonra hayal kırıklıklarıyla yitirdiği bu sezonda ikinci Avrupa zaferini yaşamak isteyen Werder Bremen amacını gerçekleştiremedi.
İlk 11’inde 5 Brezilyalı bulunduran Shakhtar bir Ukrayna takımından daha çok Güney Amerika esintilerini üzerinde taşıyordu. Werder Bremen’de sarı kart cezalısı Diego’nun eksikliği büyük oranda hissedildi. Brezilyalı oyuncu, belki sahada olsaydı, Almanlar, rakip kaleye dün daha organize gidebileceklerdi. Bremen tribünlerinde abartısız neredeyse herkesin sırtında Diego forması vardı, ama o sahada yoktu.
Haberin Devamı ›
Sadece Türkiye’de yaşanır!
Fatih Tekke’den sonra kupayı kaldırma fırsatı yakalayan Türk oyuncu Mesut Özil, çok çalışıp didinmesine rağmen sonucu değiştirmeyi başaramadı. İlk gole kadar topa daha çok sahip olup, baskılı gibi gözüken taraf Werder Bremen’di. Fakat sadece Lucescu’nun takımlarında görülebilecek bir özellikle rakibini uyutan Ukrayna ekibi, Luis Adriano ile öne geçti. Naldo’nun frikik golünde kaleci Pyatov’un hatası vardı. Zaten Almanlar’ın başka da gol atabilecek mecali yoktu. İzlenebilecek futbol kalitesinden oldukça uzak geçen maçın ikinci yarısında takımlar finale yakışan bir oyun ortaya koymadılar. Uzatmalarda son sözü söyleyen Jadson, zaten Shakhtar’ın bu noktaya kadar gelmesindeki en büyük etkendi. Kendi tecrübesini 23 yaş ortalamasına sahip takımının dinamizmiyle birleştiren Lucescu, Ukrayna adına yeni bir “Turuncu Devrime” imza attı. Aslında Rumen hoca, imzadan çok Avrupa futboluna kendi mührünü vurdu.
Bu arada “Dağ başını duman almış” marşı, “Her zaman her yerde en büyük Fener” nidaları ve Ukraynalılar’ın arasındaki Türkler’in, onları bir maç zamanı kadar kısa bir sürede örgütleyip, “Shakhtar gol gol gol” diye bağırtmaları, sadece Türkiye’deki bir Avrupa Kupası Finali’nde görülebilecek, ender manzaralar olarak hafızamıza kazındı.
Haberin Devamı ›
Kadıköy’de karnaval!
İstanbul dört yıl aradan sonra ikinci büyük futbol organizasyonuna ev sahipliği yapmanın gururunu yaşadı. Tabii kupa UEFA, finali oynayan takımlar da Werder Bremen ile Shakhtar olunca 2005’teki unutulmaz İstanbul masalını tekrar görmeyi ummak, hayalcilik olurdu. Ancak Kadıköy, bir anlamda bir İngiliz bir İtalyan takımının burada olmamasının sıkıntısını yaşadı. Yoksa organizasyon konusunda en ufak bir sıkıntı yaşanmadı. Bunun da özellikle görüştüğümüz yabancı yetkililer tarafından 2016 Avrupa Şampiyonası adaylığı öncesi Türkiye’ye artı puan getireceği belirtildi. Maç öncesi Kalamış tarafında turuncu, Kadıköy bölgesinde ise yeşil renkler hakimdi.
Taraftarların büyük çoğunluğu İstanbul’a günü birlik geldiği için, şölen havası şehrin geneline yayılmamıştı. Saracoğlu Stadı çevresinde daha bölgesel bir karnaval havası hakimdi. Her iki takım taraftarları özellikle de Almanlar, kendilerini ulusal içecekleri biraya vurmuşlardı, ancak iki taraf arasında bir gerginlik yaşanmaması sevindiriciydi. Sadece yolunu şaşıran bir Shakhtar otobüsü yanlışlıkla Almanlar’ın olduğu bölgeye girince orta parmaklar havaya kalktı, o kadar! Ukrayna ekibini taraftarları tarihlerinde ilk kez bir Avrupa kupası finali oynamanın coşkusuna ve heyecanına sahip değillerdi. “Türkiye Türkiye” diye tempo tutan Yeşil-Beyazlılar ise Türk-Alman dostluğunuda düşünerek belli ki evsahibinin desteğini de yanlarına çekmek istiyorlardı. Bir yanda bunlar yaşanırken, diğer tarafta ise tam bir “İsyanbul” manzarası vardı. Yolların kapatılması üzerine evlerine gidemeyen İstanbul’lular “Bize ne finalden! Başlarım finaline kardeşim” naralarını savurdu karnaval gecesine. 2005’teki gibi esnaf kazanç beklerken bırakın İstanbul’u Kadıköy’deki esnafın hevesi kursağında kalmıştı. Ağırlıklı olarak Fenerbahçe formalılar Saracoğlu’nun yolunu tutarken, tek-tük görünen Galatasaray formalılar ise hayalini kurdukları UEFA Finali’ni, takımları yeşil sahada olamasa da izlemeye gelmişlerdi...