Karagounis'in fırçası...

Haberin Devamı ›
Maçın 2. yarısının henüz başlarıydı. Yunan Milli Takımı’nın yıldızı Karagounis inanılmaz bir hışımla yedek kulübesine koşarak el-kol hareketleri yaptı. İsyanın, önce kulübe dışında bulunan Rehhagel’in yardımcısına olduğunu düşündüm. Ama tepkinin direkt otoriter yapısıyla tanınan Alman çalıştırıcıya yöneldiğini fark ettim. Üç forvet Gekas, Charisteas ile Amanatidis’in geriye yardım etmediğinden ve o bölgede yalnız kaldığından yakınıyordu. Aynı isyanını bir kez daha ve daha sert tekrarladı. Disiplinel özelliğiyle tanınan Rehhagel ise, buna tepki vermek yerine, uyarıyı dikkate alıyor, Gekas ve Charisteas’ı kenara çekiyordu. Amanaditis’i sağa, Liberopoulos’u Gekas’ın yerine, Samaras’ı ise sola koyuyordu.. Ve Samaras’ın pasıyla araya sızan Amanaditis, EURO 2008 biletini getiren golü atıyordu. Karagounis’in yaptığı doğru muydu? Tartışılır. Karagounis, kaptan değildi ama Dellas, Basinas ile takımın üç doğal liderinden biriydi ve bu hakkı kendinde görüyordu. Oyuncusunun bu agresif hareketlerini ‘ekip ruhu’ mantığıyla makul gören Rehhagel, bunun takımının iyiliği için istendiğinin farkındaydı. Böyle bir tablo, Türk Milli Takımı’nda yaşanabilir miydi? Sanmıyorum. O oynasın, bu oynasın şeklindeki tartışmaların sorunun cevabı olduğunu da düşünmüyorum. Çarşamba akşamı iki rakip arasındaki farkı yaratan, takım ruhuydu. Bir tarafta ekip olma bilinci maksimum düzeye ulaşmış bir takım, diğer yanda ise sanki tesadüfen bir araya gelmiş 11 kişi
oynuyordu.