MENÜ

İmza; Dick...

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

“Aziz Yıldırım, Dick’i tuttu” demişti ahlaksızın biri, anımsayacaksınız .Advocaat ve Aziz Bey’i aşağılıyordu zavallı, kendince.

Eh, genellikle bütün vasatların (yüksek perdeden attığı için) kazandığı ve kutsandığı bir coğrafyada yaşıyoruz, ne yazık ki.

Oysa her vicdan, izaan ve bilinç sahibi her insan Advocaat’ı değerlendirirken önce”insaf” demeliydi, eğer dünyadan haberi varsa tabi.

Yaşı kemale ermiş (geçen sezon neredeyse üç antrenmanın ikisine çıkmayan) Van Persie bile sayın Advocaat’la birlikte futbola yeni başlamış gencecik bir oyuncunun istek ve coşkusuyla antrenman yapıyor, oynuyor artık.

Dün maçın onuncu dakikasında Lens’e yapılan net penaltıyı vermeyen İspanyol hakeme rağmen bile durmadı, Musa’nın klasikleşmiş bir rövaşatasıyla öne geçti Fenerbahçe Hollanda’da.

En güvendiğim yanı ne Advocaat’ın biliyor musunuz? Takım ruhu aşılaması Fenerbahçe’ye. Artık sorumluluk almayan, yardıma koşmayan, aşkla oynamayan oyuncu yok Sarı Lacivertlilerde. Bir de her maçın önemine “Cuk diye oturan tercih ve taktiği. Misal, dün akşam Feyenerdoon için “Beyin” anlamına gelen El Ahmadi’yi Alper önderliğindeki “Tim”le kitleyerek rakip hücum girişimlerini aha başından atıl hale getirmesi.

Garip değil mi? Her oyuncusuna her şeyi benimsetti de Volkan Şen ile Emenike’ye çıtayı atlatamadı. Top ezmeler, arkadaşlarının koşusunu es geçmeler, amatörce ofsayda düşmeler.

Bu da bizi bir gerçeğe götürüyor, Fenerbahçe’nin formasını giymek için tek başına yetenek yetmez daha, daha fazlası gerek. Ne yazık ki, ne Volkan Şen ne de Emenike’de altını çizdiğimiz o fazlalıklar yok, acı ama gerçek bu.

Bu ve benzeri zaaflarına rağmen Fenerbahçe A grubunu birinci bitirerek bir kez daha Türkiye’nin yüzakı oldu dün akşam. Bu gurur tablosunun altındaki imza da Dick Advokaat’ta ait gördğnünüz gibi işte.

YORUM YAZ