Arama

Popüler aramalar

Sıra taraftarda

Haberin Devamı

Demirören’li yıllar genellikle yönetimlerin acemilikleri, duygularıyla karar vermeleri, transfer skandallarıyla geçti ki; tarihte hiçbir Beşiktaş başkanı Demirören kadar eleştirilmedi...

Eleştirilecek hala çok şey var... Bazı Beşiktaşlı spor adamları ve kimi spor yazarları Schuster, Queresma ve Guti transferlerine bir başka açıdan bakıp, gelenlerin yerine gönderilenlerden kulübün milyonlarca Euro zarar ettiği hesabından eleştiri yapabilirler ve çok da haksız sayılmazlar ama bir de gerçek var, transferler şahane!

Daha 6 ay önce Tabata’yı Gaziantepspor’dan 8 milyon Euro’ya transfer eden Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi Şampiyonu İnter’in kadrosunda yer alan Queresma ve Real Madrid’in tarihteki en önemli oyuncularından Guti’yi toplam 7,2 milyon Euroya alıyorsa bu transferde devrim sayılabilir pekala...

Schuster büyük futbolcuydu. Öyle böyle değil gerçekten büyük futbolcuydu. Öyle ki, Maradona dünyanın en büyük transfer ücretiyle Barcelona’ya transfer olduğunda iki yabancı oynatabilen İspanyol ekibinde sağduyulu otoriteler tarafından kesilemeyecek olan futbolcu olarak görülen isim oydu. Hocalığında vasat bir kadrosu olan Getafe’yi Avrupa’da çeyrek finale, Kral Kupası’nda finale taşıyıp, Barcelona kulüp üyesi olmasına rağmen Real Madrid’e hoca olarak gitmeyi başardı. Orada da şampiyonluğunu kazandı. Bakmayın bir sene sonraki başarısızlığına, kovulmasına! Real Madrid teknik direktörü “Barcelona bizi yener” derse gider, Barcelona kulüp üyesi olmasına bakılmadan!

Queresma topla her şeyi yapabilen bir süper yetenek. Biliyorduk, bir daha gördük. Son yıllarda maç eksiği varmış, olabilir. Potansiyelini bütün dünya biliyor ki; Hagi’nin geldiğinden 5 yaş küçük...

Guti, dünyanın en büyük kulüplerinden birinin en çok oynayan oyuncularından biri ki; daha 4 sene yüksek tempoyla oynayacak yaşta.

Beşiktaş’ın kadrosu zaten çok iyiydi, bir santrforla muhteşem olabilir...

İzlemenin bedeli var
Mesele artık yönetimin sporcuların maddi sıkıntılarını günü gününe çözüp, Schuster’in takımını ve Türkiye’yi tanımasında. Ve elbette taraftarda...

İtiraz edenler elbette olacaktır ama dünyada kendi kendine en çok eğlenen, yaratıcı sloganlarıyla sosyal problemler karşısında duyarlığını sergileyen Beşiktaş taraftarı takımını da itmiyor, kulübünü de!

Maçı yaşamıyor, çok şık hareketleri alkışlamıyor, elinden gelenin en iyisini yapanı ödüllendirmeyi unutuyor, racon kesip maçın 3. dakikasında atılan oyuncuyu soyunma odasına alkışlarla gönderirken, anası ağlayan ama teknik bir hata yapan futbolcusunu gömüyor! Başkanı stada sokmuyor, kuralları bilmesine rağmen yaptığı eylemlerle seyircisiz maçlara, büyük para cezalarına neden oluyor. Beşiktaş kulübü taraftar eylemlerinden dolayı son 4 senede toplam 76 kez ceza alırken, kulüp 1 milyon 860 bin lira ceza ödedi, futbolcular 5 kez seyircisiz, bir kez de başka sahada oynamak zorunda kaldı. Seyircisiz oynamanın maddi zararlarının dışında, kombine sahipleri ile şiddet üretmeyenin hakkına tecavüz ve futbola ihanet olduğu gerçeklerini unutmayalım.

Stada gidiyoruz. Sırtında Sergen ve Pascal gibi taraftar efsanelerinin isimleri yazılı formalı taraftarlar ama o formaların çoğu korsan!

Biletlerin çoğu sponsorlardan! Ya da “usta” taraftar operasyonu ile bir bilete 5 kişi içeride!

Efsane futbolculara hepimizin saygısı var, ama o formalar evin bir köşesine katlanıp bırakılmalı, aidiyet duygusunu gösteren yeni koleksiyonlardan hiç değilse bir parça alınmalı. Sergen yazdırılacaksa o formaya yazılsın. Yönetim eyyamı bırakıp herkesin bütçesine göre bilet fiyat politikası uygulamalı, ama kaçağı da önlemeli...

Kimse endüstriyel futbol masallarıyla gelmesin, Guti ve Queresma’ları, Ernst’i, Nihat’ı, İbrahimler’i izlemenin bir bedeli olmalı. Taraftarsanız anlarsınız...

(Bu transferler bizi heyecanlandırsa da takibimizden vazgeçmeyeceğiz. Nihat’ları, Necipleri veren altyapıdaki yüzlerce kez milli olmuş sporcular konteynırda soyunmaya, şarapçılar eşliğinde antrenman yapmaya devam ederse, yönetim ne yapsa boş! Ne Guti, ne Queresma, ne de Avrupa’da bir kupa bizim çocuklarımızdan, çocuklarımızın hayallerinden değerli)

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü

‘’Son düdüğe kadar‘’

28 Temmuz 2010, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI