MENÜ

Onursuz hakemler!

Abone Ol Google News
Haberin Devamı

“Sizin gururunuz yok mu? Sözde bir derneğiniz ve hepinizin sosyal hayatta önemli görevleri var. Bu kadar aşağılanmayı nasıl içinize sindirebiliyorsunuz? Nereye kadar tahammül edeceksiniz, evlerinize tehdit telefonları gelene kadar mı, stadyumda dayak yiyene kadar mı?”

Çıksanıza, konuşsanıza, bir duruş sergilesenize... Anlı şanlı kulüp başkanlarının talimatla maçın kaderini belirlediğinize dair iddialarına dava açsanıza... Bu iddiaları kabul ettiğinizi mi düşünelim?
Bir hafta maçlara çıkmama kararı alamazsınız, ama hiç değilse bu hafta bütün maçları 10’ar dakika geç başlatsanıza! Hep beraber! “Hata yaparız, ama talimatla maçın kaderiyle oynayan şerefsizdir!” diye haykırsanıza. “En az sizin kadar namuslu, onurlu ve temiz insanlarız” desenize. Ne bekliyorsunuz?

Herkesin sizi hedef göstermesini, herkesin başarısızlıklarını sizin hatalarınızla örtmeye çalışmasını niye sineye çekiyorsunuz? “Sükut ikrardan gelir” dedirmeyin!
Bugün Nihat Mızrak, yarın siz olacaksınız. Farkında değil misiniz? Birbirinize ne zaman sahip çıkacaksınız?

(Hakemlerin çoğunu tanırım, onursuz olmadıklarını da bilirim. Ama onları nasıl harekete geçirebiliriz.)
Korkmayın; ne Mahmut Özgener’den, ne Aziz Yıldırım, ne Yıldırım Demirören, ne Adnan Polat, ne de Sadri Şener’den... Destekleyeniniz, düşünmediğiniz kadar çok olur!

Başkanlarımız bilir!

İnsanların onuruyla bu kadar kolay oynayanlar spor adamı olabilir mi? Hakemlerin, talimatla maçların kaderine etki ettiğine inanan, bu düşünceyi gerçekmiş gibi rahatça ifade eden insanlar, olsa olsa başkalarının verdiği talimatlarla maç kazanmış insanlardır. Aziz Yıldırım da, Adnan Polat da, Yıldırım Demirören de, Sadri Şener de talimatla maç kazanmadıysa ki kazanmadıklarını söyleyeceklerdir, kim kazandı? Başkanlara inanmayacaksa Türk futbolu kime inanacak? Ya şu dili kullanmaktan vazgeçin, ya da vazgeçin...

Figüran Anadolu!
Peşinen söyleyeyim. Aziz Yıldırım Kulüpler Birliği başkanlığından istifa etmelidir. Ancak, Trabzonspor ve Beşiktaş başkanları istediği için değil, 4 büyük kulüp başkanının Birlik başkanı olması, eşyanın tabiatına aykırı olduğu için! Kulüpler Birliği Vakfı, 4 büyüklerin sistemden aslan payını almasını engellemek, Anadolu kulüplerini güç sahibi yapmak için kurulmuştur. Ancak egemenler oranın yönetimini de eline geçirerek Anadolu kulüplerini ehlileştirmiştir.

İngiltere’ye bakınca yayın gelir dağıtımında Anadolu kulüplerinin bahşiş aldığı dahi söylenebilir. İngiltere’de şampiyon 1,7 birim kazanırken, küme düşen takım 1 kazanırken, Türkiye’de bu oran bire 4.8 civarında. Bursaspor geçen seneki puanıyla şampiyon, Fenerbahçe de ikinci olsa şampiyonluk bonusuna rağmen Bursaspor 8-10 milyon lira daha az kazanacaksa, vakıf 4 büyüklere hizmet eden bir organizasyon olmaktan çıkamamış demektir. Başkan 4 büyükler dışından biri olmalıdır. Aziz Yıldırım hem koca Fenerbahçe’yi, hem birliği yönetebilirken, vakıf başkanlığı yapabilecek Anadolu’dan tek kulüp başkanı yoksa yazıklar olmasın mı?

Karaduman unutuldu
Kendisi açısından haklı bir sebeple Aziz Yıldırım ’ı istifaya davet eden Sayın Sadri Şener, federasyon yönetim kurulu için aday gösterdiği Önder Karaduman’ı genel kurul salonunda listeden çekip, Aziz Yıldırım’ın yakın dostu Süleyman Atal’ı niye önerdiğini, kimin telkiniyle önerdiğini de anlatırsa şık bir iş yapmış olur! Samimiyetsizlik spor adamlarına yakışmaz...

Trabzonspor asılmadı
Bir yanlış anlaşılmayı da düzeltelim. Geçen senenin son maçında Trabzonspor, Fenerbahçe’yi şampiyonluktan edip, Bursa’yı mutlu sona ulaştırmadı. Trabzonspor Onur, Giray ve Egemen ’in direnişi, diğer oyuncuların durumu idare edişi ile Fenerbahçe’yi şampiyonluktan edemezdi. Fenerbahçe şampiyonluğu elleriyle Bursaspor’a hediye etti. Böyle biline! Öte yandan Trabzonspor-Fenerbahçe kupa finalinden önce Sadri Şener’in TRT mikrofonlarına söylediği, “Fenerbahçe ile finalden başka 2 kez daha oynayacağız” açıklaması arşivde duruyor. “Kupayı aldıktan sonra ligin son haftasında ve Süper Kupa finalinde karşılaşacağız” demekti o, Fenerbahçe futbolcularının beceriksizliği bu sözlerin tartışılmasına fırsat vermedi!

Neyse, Sadri Şener’i esprili kimliği, soğukkanlılığı, birleştiriciliği ile çok sevmiş, onu farklı bir yere koymuştuk. O da, diğerleri gibiymiş... Maalesef.

Mükemmel açıklama

Mahmut Özgener’i adını basın toplantısı koyduğu, basın açıklamasında hem gazetecilere soru sormasına izin vermediği, hem de kulüpleri beceriksizlikle suçladığı için eleştirmiştim. Kavgayı sevenler alkışlamıştı ve manşetlere taşımıştı. Şimdi ise mükemmel bir açıklama yaptılar, hem kulüpleri sağduyuya çağırdılar, hem de, “Yapılan açıklamalara göre, Türkiye Futbol Federasyonu’nun aynı anda her takımı kolladığı ve her takımın da karşısında olduğu gibi mantıktan uzak bir tablo ortaya çıkmaktadır” ifadesiyle yaşananları çok iyi bir şekilde anlattılar. Türk futbol yöneticilerinin 50 senelik yaklaşımı bir cümleyle bu kadar güzel özetlenebilir.

Geçiştirilemeyecek iddialar
Trabzonspor yönetimi yaptığı açıklamada, “Türk futbolunda bugün çıkar, dostluk, ekonomi ilişkileri en üst düzeyde kullanılmakta ve koca bir ülke yazılmış senaryoları izlemeye mahkum edilmektedir” ifadelerini kullandı. Böylesini görmemiştim. Bu iddialar hafife alınamaz. Hakem meselesi subjektiftir, kanıtlanamaz. Ama, “Çıkar, dostluk, ekonomi ilişkileri” yenilip yutulmaz. Bu ifadenin aba altından sopa göstermek olduğunu, hatalar devam ederse bu yönde açıklamaların geleceğini düşündüm. Koltuğunu kullanıp ihaleler kazananlar mı var, yoksa aralarındaki ticari ilişkileri “oyuna” yansıtanlar mı? Kimin kimle ticari ilişkisi olduğu ya da kulübünü kullanarak para kazandığı iddiaları açıklanmaya muhtaç ki; yılın haberlerinden biri o olur!

YORUM YAZ